Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Enerji ve Ekonomi Bakanı Hasan Taçoy, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Ekim ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Türkiye ile KKTC arasını açmaya çalıştığını belirterek, “Akıncı bu tehlikeli oyunu bırakmalı” dedi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Enerji ve Ekonomi Bakanı Hasan Taçoy ile KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı arasında Türkiye gerilimi yaşandı. KKTC Enerji ve Ekonomi Bakanı Hasan Taçoy, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Ekim ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Türkiye ile KKTC arasını açmaya çalıştığını belirterek, “Akıncı bu tehlikeli oyunu bırakmalı” dedi.
Türkiye ve KKTC etle tırnak gibi
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın, Türkiye yetkilileri ile polemiğe girmek için fırsat kolladığını kaydeden Taçoy, “Akıncı, haklı olduğumuz Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon faaliyetlerini de gölgelemektedir” eleştirisinde bulundu. Taçoy, Akıncı'nın Güney Kıbrıs Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis'in, ‘Türkiye, Mustafa Akıncı'nın yerine Dışişleri Bakanı Kudret Özersay'ı muhatap almamızı istedi’ yönündeki açıklaması üzerinden Türkiye'yi suçlayıcı açıklamalar yapmasını sert sözlerle eleştirdi. Taçoy, "Sayın Akıncı, etle tırnak gibi olduğumuz Türkiye ile aramızı açacağını ya da bundan cumhurbaşkanlığında politik bir kazanım elde edeceğini düşünüyorsa, bu hem tehlikeli bir oyun, hem de başarılı olamayacak bir stratejidir” uyarısı yaptı. "Rum Dışişleri Bakanı tarafından söyledikleri üzerinden Türkiye- KKTC arasını açma girişimini bu ülkenin Ekonomi ve Enerji Bakanı olarak üzülerek izlemekteyim" diyen Taçoy, "Bunu söylemek istemezdim ama, Sayın Cumhurbaşkanı Akıncı, hükümetimizin yetki ve sorumluluğu olan alanlarda hiçbir şekilde hükümet mensuplarını muhatap almamakta ısrar ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı Akıncı, sadece bu coğrafyada değil, dünyanın her yerinde enerji ile ilgili kararların, ruhsatlandırma, yetki devri ya da sondaj, enerji bakanlıkları tarafından verildiğini bilmiyor mu?" dedi.
Mağdur edilmesine izin vermeyiz
"Doğu Akdeniz’de gerginliğin azaltılması için Ada’daki iki halk arasında hidrokarbon kaynaklarının adil paylaşımı konusunda bir iş birliği mekanizması tesis edilmeli. Bu önceliğimizdir, KKTC’nin burada mağdur edilmesine asla ve asla izin vermeyeceğiz, biliyoruz ki Türkiye de bizim yanımızdadır. Biz de Türkiye de hatta sayın Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da bunu defalarca dile getirmiştir" ifadelerini kullandı.
KKTC ruhsat verdi
Taçoy, açıklamalarına şöyle devam etti: "Kıbrıs meselesinin çözümü konusundaki takvimden bağımsız olarak, Ada’daki iki tarafın, hidrokarbon kaynaklarının araştırılması ve çıkarılması konusunda bir an önce bir araya getirilmesinin teşvik edilmesi herkesin çıkarınadır. Hidrokarbon konusunun iki taraf arasında Hükümetler düzeyinde ele alınması, iki tarafın uluslararası enerji şirketlerine verdiği ruhsatların ve bu şirketlerle yaptıkları anlaşmaların varlığı nedeniyle normal karşılanmalıdır. Nitekim, petrol ve doğal gaz arama-çıkarma konularında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) şirketine 22 Eylül 2011 tarihinde ruhsat veren, seçimle işbaşına gelen KKTC Hükümetidir. Keza TPAO, Petrol Sahası Hizmetleri ve Üretim Paylaşımı Sözleşmesi’ni de 2 Kasım 2011 tarihinde KKTC Hükümetiyle imzalamıştır. Dolayısıyla bu anlaşmaların gözden geçirilmesi, yenilenmesi, arama ve sondaj faaliyetlerinin planlanması KKTC Hükümetinin yetkisindedir. Hal böyle olmasına rağmen, konunun çarpıtılması ve siyasi kaygılarla farklı mecralara çekilmesi yanlış ve yapıcı olmayan bir yaklaşımdır."
Akdeniz'de neler yaşandı?
Doğu Akdeniz'de bugüne kadar yapılanlarla ilgili de bilgiler veren Taçoy, şunları kaydetti: "KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanlığı, Kasım 2011’de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürlüğü’nün KKTC ve çevresinde hidrokarbon arama faaliyetlerine başlaması için “Petrol Sahası Hizmetleri Ve Üretim Paylaşımı Sözleşmesi” imzaladı. Bu sözleşme kapsamında 7 adet deniz ruhsat alanı ve 2 adet kara ruhsat alanında çalışmalar başladı. KKTC kara alanlarında 693 km 2 boyutlu sismik veri toplanmış, toplam 11.924 noktada Gravite-Manyetik ölçümleri yapılarak modeller oluşturulmuş ve H no’lu ruhsat alanında 4125 metre derinlikte Türkyurdu-1 arama kuyusu kazılmıştır. KKTC deniz alanlarında ise 16219 km’lik 2B sismik veri toplama çalışması ve 2485 km ² 3B veri toplama çalışması gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalar neticesinde hidrokarbon aramacılığı açısından prospektif alanlar belirlenmiştir. KKTC hükümeti ile Anavatan Türkiye hükümetleri arasında imzalanan anlaşmalarla yetki devri yapılmış, Türkiye bu süreçte Fatih ve Yavuz isimli sondaj gemileriyle bölgede faaliyetler yürütmüş, yürütmeye de devam etmektedir."
"Akıncı, Rum Bakana inanıyor"
"Rum Dışişleri Bakanı'nın, hidrokarbon tartışmaları üzerinden ortaya çıkan bir diyaloğu, 'Akıncı’nın elinden müzakere yetkisi alınmak isteniyor' gibi sunması, Akıncı’nın da ne bizimle, ne de Türkiye Dışişleri bakanlığı ile temasa geçmeden, temasa geçtiklerinin söylediklerini ise muteber kabul etmeden bu açıklamayı yapmış olması, tamamen mağduru oynama, cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik propaganda yapma amaçlıdır" diyen KKTC'li Bakan, "Her fırsatta, Türkiye yetkilileri ile polemiğe girmek için fırsat kollayan sayın Akıncı, haklı olduğumuz Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon faaliyetlerini de gölgelemektedir. Yapmış olduğumuz temaslarda, Türkiye yetkililerinin, Rum yetkililerine söylemi nettir; Yetki devrini KKTC hükümetlerinden aldık. Bu konuda seçilmiş KKTC makamlarını muhatap almalı, konuyu adadaki muhataplarınızla görüşmelisiniz. KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanı olarak üzüldüğüm nokta budur. Kimse, sayın Mustafa Akıncı’nın ne anayasal, ne de müzakereci olarak yetkilerine müdahale etme derdinde değildir. Ama TPAO’ya, dolayısı ile Türkiye’ye arama çalışmaları için yetki devrini yapan ve enerjiden sorumlu kişiler olarak muhatap alınmamızı talep etmeyi haksız bir nokta olarak göstermek, Kıbrıslı Türklerin uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan bir hakkını hiçe saymakla eştir" şeklinde konuştu.
Tehlikeli oyun oynuyor
"Sayın Mustafa Akıncı’yı, bir kez daha sağduyuya davet ediyorum" diye devam eden Taçoy, şunları belirtti; "Bizler, bu ülkenin seçilmiş ve meşru siyasetçileriyiz. Kıbrıslı Rum mevkidaşlarımız bizi muhatap almayı öğrenmedikleri sürece, sorunları çözmek daha da zorlaşacaktır. Kamuoyunun bilmesi gereken nokta, konuşulan konu 'Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözüm bulma müzakereleri' değil, tamamen bakanlığımız, dolayısı ile hükümetimizin yetki alanında olan hidrokarbon politikaları ve sondaj çalışmalarıdır. Ve evet, Kıbrıslı Rumlar, adadaki kalıcı barış ve geleceğe refah içerisinde yaşayan insanlar bırakma adına Kıbrıslı Türklerin tüm seçilmişleri ile iş birliği kurmalıdır. Bunu, Türkiye Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu söylediği zaman, hem Rum Dışişleri bakanı hem de sayın Mustafa Akıncı’nın aynı anda rahatsız olması ise oldukça manidardır. Konuyu saptırarak, sanki müzakerecilik yetkisi elinden alınıyor gibi bir hava yaratmak ise, yukarıda da söylediğim gibi iç politik bir malzemeden başka bir şey değildir. Sayın Akıncı böyle yaparak, etle tırnak gibi olduğumuz Türkiye ile aramızı açacağını ya da bundan cumhurbaşkanlığında politik bir kazanım elde edeceğini düşünüyorsa, bu hem tehlikeli bir oyun, hem de başarılı olamayacak bir stratejidir."