Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul Finans Merkezi'nde medya yöneticileriyle iftarda buluştu.
Bakan Kurum Fikirtepe Kentsel Dönüşüm projesiyle ilgili "Bu projenin ardından önemli bir başka projede anahtar teslim törenin yaptık. Fikirtepe kangren olmuş İstanbul'da belki başlamış ilk dönüşüm projesi ancak maalesef gelinen süreçte tam anlamıyla başarılı olmamış bir projeydi. Bundan 2 yıl önce Cumhurbaşkanımızın buradaki durumu görmesi ve bizlere bu projede sürece dahil olmamızı talimatlandırmasıyla Emlak Konut Genel Müdürlüğümüz ile birlikte dönüşüme katkı sağlayacak bir iradeyi ortaya koyduk. Geçtiğimiz gün ilk anahtarlarımızı teslim ettik, ardından 20 milyar liralık yatırım değerine sahip 12 bin konutluk projemiz de kararlı bir şekilde yürüyor. Yine aynı projemiz içerisinde 2'nci, 3'üncü etaplarının görüşmelerine başlayıp deprem dönüşümünü kararlı bir şekilde yürüteceğiz" ifadelerini kullandı.
"85 milyon deprem bölgesindeydi"
Deprem bölgesindeki çalışmalara da değinen Kurum, "Gelinen süreçte ülkemiz zor bir dönemden geçiyor. Bir taraftan depremler, bir taraftan seller, yangınlar, heyelanlar olmak üzere şehirlerimizi etkisi altına alan afetlerle karşı karşıyayız. Pandemi süreciyle birlikte tedarik zincirinde sorunların yaşandığı dönemde ülkemizde hem deprem bölgesi ve hem de 81 ilimizde tüm imkanları vatandaşlarımıza en iyi şartlarıyla sunmak için gayret gösteriyoruz. Hamdolsun bugüne kadar hiç bir afette milletimizi açta açıkta bırakmadık. Hep onların yanında olduk, onlarla birlikte hareket ettik. Bu depremde de depremin ilk saatleri itibariyle devletimiz tüm bakan arkadaşımız ve ilgili kurumlarımızla birlikte deprem bölgesinde 11 ilimizdeydik. Her saat, her dakika üstüne koya koya çalışmalarımızı yaptık. Kolay değildi. Depremin olduğu 6 Şubat tarihinde, hava şartları çok çok kötüydü. Hava şartların kötü olmasından dolayı hava ulaşımının sağlanamaması, 11 ilimizin birbirine komşu olması, ulaşım güzergâhlarındaki göçmelerin olduğu bir ortamda her saat, her dakika üstüne koya koya mücadelemizi yaptık. Milletimiz için olması gereken çalışmayı en üst kademede göstermeye gayret harcadık. 85 milyon deprem bölgesindeydi. 85 milyonun duasını oradaki mücadele gördük, hissettik. İstanbullu, Adıyamanlı, Kahramanmaraşlı, Konyalı, Bolulu, Düzceli vatandaşlar vardı. Gerçekten Türkiye tek yürek olmuştu.
Bir tarafta enkaz kaldırma çalışmaları yürüttük diğer taraftan hasar tespit çalışmalarına başladık. Hasar tespit ile birlikte aynı anda geçici barınma sunmak zorundasınız. Vatandaşların hem ilk saat itibari ile yemek, çadır bakım hizmetleri sunmak zorundasınız. Bunları da tüm illerde eş zamanlı yapmaya gayret gösterdik. Şehirlerimizin alt yapısı zarar gördü. Alt yapıya ilişkin İller Bankasıyla çalışma yaptık. AFAD'ımızla koordinasyon içerisinde her ilde bir koordinasyon süreci başlattık. Bu süreçle birlikte geçici barınma diyeceğimiz çelikten, prefabrikten, konteynerden geçici yaşam alanlarına ilişkinde süreçleri 11 ilde eş zamanlı yürütüyoruz" şeklinde konuştu.
"75 günde 100 bin konutun temeli atıldı"
Bakan Kurum, çalışmalar hakkında yapılan eleştirilere yönelik, "Diğer taraftan tabi bazı kesimlerin ‘Ne aceleniz var?' demesine rağmen biz milletimiz için orada ki afetzede kardeşlerimiz için acele etmemiz gerekiyordu. Bu anlayışla depremin olduğu ilk günden 15 günden sonra TOKİ Başkanlığımızla sözleşmelerimizi imzaladık. 40. günde temellerimizi atmaya başladık. Geçtiğimiz günlerde 75. günde Şanlıurfa'mızda 100 bin konutun temelini attık. 75 günde 100 bin konutun temeli atıldı. Bu temellere ilişkinde en doğru zeminlerde en sağlam zeminlerde zemin etütlerinin ayrıntılı olarak incelendiği, mikro bölgeleme çalışmalarının yapıldığı ve burada en doğru zeminde tüm bilim insanlarımızla görüşerek onların fikirleri doğrultusunda çalışmaları yürüttük. Bizim çalışmalarımız bütün binalarda ki hasar durumları zemin durumuna, zeminin kalitesine sıvılaşma riskine kadar her türlü veri bakanlığımız bünyesinde var. Bu veriler ışığında da inşaat sürecine başladık. İlk afet konutlarımızın kaba inşaatları bitiyor. Bayramda da Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle başlamış olduğumuz köy konutlarımızı teslim edeceğiz. Nurdağı'nda ve Gaziantep Dulkadiroğlu'nda başladığımız ilk biten konutlarımızı teslim edeceğiz. Bu konutlarımızı ilk etapta 319 binini Mayıs ayı sonuna kadar yapmayı planlıyoruz. Ardından da 650 bin konutumuzu etap etap kısmi rezerv alanlarda bir kısmını da yerinde yapıyor olacağız. Bu çerçevede de daha önceki Elazığ'da, Malatya'da, İzmir'de olduğu gibi Antalya, Muğla yangınlarında olduğu gibi vatandaşlarımıza sözlerimizi tutacağız. ‘Bu sözü nasıl tutacaksınız?' diyenlere de hep şunu söylüyoruz bu devlet güçlü bir devlet, bu millet güçlü bir millet. 75. Günde 100 bin konutun temeli atılabiliyorsa 319 bin konut bir yılda teslim edilir yine 650 bin konutta daha önceki depremlerde olduğu gibi etap etap teslim edilir ve 11 ilimiz eş zamanlı ayağa kalkar.
‘Yükselen Anadolu' projesi dedik bu projenin adına. Gerçekten Anadolu yükseliyor. Anadolu tüm kültürüyle orada ki demografik yapısıyla Malatya'nın kendine özgü değerleriyle, Adıyaman'ın tarihi binalarıyla Nemrut Dağı'yla, kahramanlık hikâyelerinin yazıldığı Maraş'ımızla, Malatya'mızla, Gaziantep'imizle 11 ilimizde o ilin doğasına iklimine demografik yapısına göre projeler tasarlandı. Bu projelerle etap etap hayata geçecek teslim edilecek. Bu deprem sürecinden sonra bir kaç ilimize ziyarette bulunduk. O illerde şunu gördük gerçekten milletimiz bütün 81 ilimizin afetzede kardeşlerimize kucak açmış. Sivas'a gidiyorsunuz, Sivas'ta Hataylı, Adıyamanlı, Kahramanmaraşlı afetzede kardeşlerimizle karşılaşıyorsunuz. ‘Nerde kalıyorsunuz?' dediğimizde, ‘Bize evini açtılar, işini açtılar, aşını açtılar, Allah razı olsun' diyor. Tabi ki giden canları geri getiremeyiz ama bu konutlarımızı hızlı bir şekilde yapıyor teslim ediyor olacağız. Bu manada her türlü iradeyi de tam anlamıyla sahaya yansıtmış durumdayız ve bizim belki bir takım arkadaşlar projelerimizi de eleştiriyorlardı ama eleştirecekte bir şey de bırakmadık onlara. Çünkü en iyi mimarla çalışıyoruz. Türkiye'nin önde gelen mimarıyla çalışıyoruz. Tasarım gruplarıyla çalışıyoruz. Yöresel mimari kullanıyoruz. Hemen hemen son 5 - 6 senedir aynı hassasiyetle hareket ediyoruz ve bu çerçevede yaptığımız konutlar şehrin kültürüne mimarisine uygun olacak." dedi.
"Rezerv konutların dışında da yerinde projeler yapacağız"
Yeni projeler hakkında bilgi veren Kurum, şunları söyledi: "Rezerv konutların dışında da yerinde projeler yapacağız. Yerinde yaptıklarımız da örneğin; Hatay'da giden arkadaşlar bilir. Asi Nehri'nin doğusunda, batısında oradaki tarihi binaları merkeze alacağız. Tarihi binaları Ulu Camimizi, meclis binamızı, Habibi Neccar Cami'mizi orada ki Kurtuluş Caddesi var ki; tarihin en eski binalarının olduğu bir cadde. Yine Maraş'ta Azerbaycan Caddesi ile oradaki tarihi binalarıyla, Adıyaman'daki Ulu Camisiyle tüm kültürel değerleri de merkeze alacağımız bir anlayışla orada en doğru zeminde yapılaşma şartları neyse o şartlara uygun bir şekilde gerekli kısıtlamaları, gerekirse kat eksiltmelerini, gerekirse o alanı yeşil alan ve donatı haline çevirerek de bir tasarım yürütüyoruz. Nisan ayında Malatya'da merkezdeki inşaatlarımıza başlayacağız. Enkazlar da kalktıkça, enkazlardan boşalan yerlerde ayrıntılı jeolojik etütlerimizi, Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğümüz yine bölgede kentsel dönüşüme ilişkin ilave edilmesi gereken bina varsa. Orada en doğru zeminde kat yüksekliği ne yapabiliriz. Bu ayrıntılı etütler çerçevesinde bu raporlarımızı çıkartıyoruz ve buna göre de bir inşa süreci yürütüyor olacağız. Bizim bu süreçte birinci önceliğimiz deprem bölgesi, deprem bölgesindeki kardeşlerimiz."
"Adaylık sürecinde de bundan önce olduğu gibi İstanbul'umuza yine hizmetlerimizi yapmaya devam edeceğiz"
Adaylık süreciyle ilgili açıklama yapan Kurum, "İkinci önceliğimiz ise İstanbul'umuzu dirençli hale getirmek her anlamıyla. Ben şöyle bir tarif yaptım; hepimizin, herkesin İstanbul'u. Herkesin güven, huzur içerisinde yaşayabileceği sosyal donatıları tam anlamıyla hizmet veren, kadınların her türlü sosyal imkâna erişebildiği, herkesin eşit miktarda erişebildiği, gençlerin hak sahibi olduğu bir İstanbul için de mücadelemizi yapacağız. Biz de Cumhurbaşkanımızın takdiri, milletimizin destekleriyle İstanbul'da 1. Bölgeden aday olduk. İnşallah bu adaylık sürecinde de bundan önce olduğu gibi İstanbul'umuza yine hizmetlerimizi yapmaya devam edeceğiz. Şu an Bakanlık olarak biz İstanbul'da bugüne kadar 695 bin konutun dönüşümünü yapmış bir kuruluşuz. Bu çerçevede sahada 39 ilçede 93 bin sadece kentsel dönüşüm konutumuz var. Sosyal konutlarımıza baktığınızda 86 bin sosyal konutumuzu TOKİ Başkanlığımız eliyle bitirdik, teslim ettik. 250 bin sosyal konutlarla da devam eden projelerimiz var. Tabi bu projelerimizi daha da kararlı hale getirmek durumundayız. Çünkü İstanbul bizim geleceğimiz. Gerçekten istikbaliniz, istiklaliniz çocuklarımız için. Atalarımız bize Sultanahmet'i, Ayasofya'yı oradaki tarihi eserleri, kültürel yapıları emanet etmişler. Ecdadımız bu topraklar, emanetler için kanla canla mücadele etmişler. Bize de düşen bu mücadelede aldığımız emanetleri gelecek nesillere aktarmamızdır. Eğer bir kültürümüz, kimliğimiz varsa bu kimliği korumak bizim için en önemli önceliktir. Bu öncelikler çerçevesinde hareket edeceğiz ve inşallah İstanbul'da 1.5 milyon riskli konutumuz var. Acil dönüşmesi gerekenin yaklaşık yüzde yirmi beşi ve bu 1.5 milyon konutu da hızlı dönüştürmemiz gerekiyor. Tabi birileri bizim adımıza hesaplar yapıyor. İşte 20 yılda 1 milyon 200 bin konut yaptıysanız, demek ki bu da 50 yıl sürer, 100 yıl sürer gibi. Ama bu devlet, bu güçlü irade Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 75 günde 100 bin konutu başlatabiliyorsa, bu dönüşümü de 5 yıl içerisinde yapar bitirir. Bu hedef doğrultuda çalışacağız ve 1,5 milyon riskli konutun 500 binini Anadolu Yakasında, 500 binini Avrupa Yakasında belirlediğimiz rezerv alanlarda yapacağız. İnşallah kalan 500'ü de yerinde. Niye bu 1 milyonu rezerv alanlara gönderiyoruz. Çünkü bugün baktığınızda şehrin merkezinde nefes alacağımız bir yer yok. Allah göstermesin herhangi bir afette, yangında, selde, heyelanda, depremde o sokaklara gidebileceğimiz bir alt yapı, ortam yok. Tabi ki bu çerçevede biz hızlı bir şekilde dönüşümü yapıp, bu yoğunluğu rezerv alanlara aktarmamız gerekir. Aktardığımız alanlarda da ilave nüfus gelsin istemiyoruz. Yani 16 milyonlu İstanbul yine bu nüfus içerisinde işte ekonominin İstanbul'u olsun, yeşilin İstanbul'u olsun, finansın İstanbul'u olsun, mavinin korunduğu, artırıldığı bir İstanbul olsun, güvenli bir İstanbul olsun. Yani buradaki güven ülke adına, gelecek adına bir güven. Dolayısıyla bu 1,5 milyon dönüşümü de başlatmak istiyoruz. 100 yılın dönüşümü diyoruz. İnşallah Türkiye Yüzyılı'nda İstanbul'u dönüştürecek adımları da bundan önce olduğu gibi kararlı bir şekilde atacağız ve bayramın ilk gününde Cumhurbaşkanımızla birlikte bu 1,5 milyon konutun dönüşümünde ilk rezerv konutlarımızın daha önce yaptıklarımıza ilave temellerini atacağız.