Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem, Maliye Bakanlığı'nın politikalarıyla Merkez Bankası'na destek olması gerektiğini belirterek fiyat esnekliği az olan akaryakıt ürünlerinde ÖTV indirimine gidilebileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı Cemil Ertem, Merkez Bankası’nın sıkılaştırma adımlarının “yeterli” olmasına rağmen enflasyonla mücadelede maliye politikalarının eksikliğinin giderilmesi gerektiğine vurgu yaparak, çok hızlı olarak akaryakıt gibi fiyat esnekliği sınırlı olan mallarda ÖTV indirimine gidilmesi gerektiğini söyledi.
Ertem, TRT Haber televizyonunun canlı yayınında yaptığı açıklamalarda “TCMB gerekli sıkılaştırmayı yapmış ancak kur tarafında rahat etmemişiz. O zaman burada ne gerekiyor? Demek ki aynı zaman dilimi içerisinde biz maliye politikası araçlarını para politikası araçlarının içine koymamışız. Maliye politikasının eksikliği gündemde. Bunun altını çiziyorum” dedi.
Ertem “Neler yapılması gerekir?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
“Burada çok hızlı olarak Maliye Bakanlığı’nın fiyat esnekliliği az olan mallarda ÖTV indirimine gitmesi gerekiyor. Bunu yapmazsa eğer TCMB’nin beklenen enflasyon tespiti ile ağırlıklı fonlama maliyetinin arasındaki fark açılmasına rağmen ,özellikle kur geçişkenliği olan mallarda biz enflasyon konusunda sıkıntı çekeriz.”
Ertem “örneğin akaryakıt gibi” sözleriyle özetlediği fiyat esnekliği sınırlı olan mallarda para politikasının desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu:
“Burada TCMB politikasını destekleyecek şekilde gerekli adımların atılması gerekiyor. Bu teorik bir çıkarım mıdır? Evet Ama pratik olarak yaşadığımız durumdur… TCMB faiz artırırken kur yukarı çıkabilir. Zaten burada korelasyonun zayıfladığını görüyoruz. Koptuğu zaman ise geç kalmış oluruz. Şu anda geç kalmış değiliz. Maliye politikası adımlarını atarsak hızla toparlarız. Reel efektif döviz kuru seviyesinde bir realizasyon söz konusu olabilir.”
Türkiye ekonomisinde 2017’deki temponun (yüzde 7.4 büyüme) 2018 yılında da sürdüğüne dikkat çeken Ertem bu tablonun maliye politikası açısından gerekli adımların atılabilmesi adına “çok büyük bir avantaj” olduğunu söyledi.
TCMB, uyguladığı likidite politikalarının bileşiminde ortaya çıkan son faizi gösteren ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini dün itibarıyla 75 baz puan artışla yüzde 13.50’ye yükseltti. Bu 2017 yıl başına göre 525 baz puanlık bir sıkılaştırma anlamına geliyor.
TCMB erken seçim kararının alınması ardından gerçekleştirdiği ilk PPK toplantısında fiyat istikrarını desteklemek amacıyla ölçülü bir parasal sıkılaştırma yapılmasına karar verildiğini belirterek GLP’yi beklentilerin üzerinde 75 baz puan artışla yüzde 13.5’e yükseltmişti.
TCMB’nin bu adımı enflasyon beklentilerinde yaşanan bozulma ile birlikte geldi.
Enflasyon Kasım 2017’deki yüzde 12.98 ile görülen 14 yılın zirvesinden yönünü aşağı çevirdi ancak son dönemde TL’deki değer kaybı ve petrol fiyatlarındaki yükseliş kaynaklı enflasyon beklentilerinde yaşanan bozulma Reuters anketlerine ve TCMB’nin beklenti anketine de yansıyor.
Petrol fiyatlarının üç yıldan uzun sürenin zirvelerinde seyretmesi enerjide ithal bağımlılığı yüksek olan Türkiye ekonomisi açısından ithalat, enflasyon ve cari açık anlamında bir risk unsuru oluşturuyor.
Petrol fiyatlarının dolar bazında 2014’ten bu yana en yüksek seviyelere gelmesiyle birlikte aynı anda TL’de yaşanan değer kaybı ise TL cinsi benzin ve motorin fiyatlarına zam olarak yansıyor. Sadece Nisan ayında motorine 30 kuruş zam yapıldı. Yapılan zamlarla birlikte benzinin litre fiyatı 6 TL’yi geçerken motorinin litre fiyatı ise 5.5 TL civarına yükseldi.
Ertem, geçen hafta yaptığı açıklamalarda da, petrol fiyatlarında 70 dolar civarında bir katılık oluşması halinde enflasyon beklentilerini dizginlemek adına maliye politikasında atılacak adımlar olabileceğini, fiyat esnekliği olmayan alanlarda ÖTV indirimlerinin bütçeye de çok olumsuz etkiye yol açmayacağını söylemişti.
TCMB’NİN FAİZ HAMLELERİ İLE KUR ARASINDAKİ KORELASYON KOPTU
Ertem, TCMB’nin bu haftaki sıkılaştırma adımının “yeterli” olduğunu ancak maliye politikasıyla desteklenmemesi halinde enflasyon hedeflerine ulaşılamayabileceğini söyledi.
Merkez Bankası uzunca bir süredir geç likidite penceresini kullandığını ve son olarak burada 75 baz puanlık bir artışa gittiğini hatırlatarak, “Bu ne anlama geliyor? niye 75 baz puan daha aşağı ya da yukarı değil. Bu TCMB’nin bir hesaplaması. TCMB burada çeşitli faktörlere bakıyor” dedi ve şöyle devam etti:
“Birincisi TCMB’nin piyasayı fonlama faizi yalnızca kur denklemine bağlı şekillenmiyor. İkincisi küresel piyasaların dalgalı olduğu dönemlerde para politikası tek başına etkisiz olduğunu görüyoruz. Üçüncü nokta ise TCMB’nin faizi artırma düşürme gibi hamlelerle kur arasındaki korelasyonun koptuğunu düşünüyorum. Doğrudan bire bir korelasyon yok.”
Dalgalı kur rejimi uygulanması nedeniyle kur ve faiz arasında bire bir ilişkisini görülmediğini belirten Ertem şöyle devam etti:
“Dalgalı kur rejiminde kura etki eden değişkenler sayısızdır. TCMB’nin bu adımında olduğu gibi etkinin marjinal olması kimseyi şaşırtmamalı. TCMB’nin ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin, geçen yılın ikinci yarısından itibaren enflasyon beklentisinden daha yukarda olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla TCMB net getiri veriyor. TCMB enflasyon beklentilerinin üzerinde bir faiz veriyor ve sıkılaştırma yapıyor. Bu anlamda TCMB’nin sıkılaştırması yeterli mi, yeterli. Enflasyon hedeflemesi doğrultusunda demek ki TCMB gerekeni yapıyor. Hatta gerekenden fazlasını da yapıyor.”
Olağanüstü zamanlarda para politikalarının giderek etkisizleştiğine de dikkat çeken Ertem, “burada destek olarak maliye politikasının çok hızlı ve kararlı şekilde devreye girmesi gerekir, bu yapılmazsa eğer TCMB hangi adımları atarsa atsın enflasyon hedeflemesi yapıyorsa hedeflemeye varamaz. Teorik olarak anlaşılması gereken bu cümleyi şu an Türkiye’de yaşıyoruz” dedi.