Hindistan'da 5-6 yaşlarındaki pek çok çocukta görülen; avuç içi, ayakaltı da dahil ciltte beliren kırmızı kabarcıklardan adını alan domates gribi, endişeye sebep oluyor.
Grip hakkında bilgi veren Prof. Dr. Cihadiye Elif Öztürk, hastalığın hafif seyrettiğini belirterek, “Çocuklar arasında yayılma hızının kontrol altına alınması zor. Ayrıca nadir de olsa erişkinlerde de görülebilir” dedi.
Koronavirüs ve maymun çiçeği etkisini devam ettirirken, yeni bir virüs daha tespit edildi. Tedirginliğe yol açan ve 5 yaş altı grubu çocuklar arasında hızla yayılmaya devam eden domates gribi, ciltte kırmızı döküntülere neden oluyor. Domates gribinin “Coxsackie A Virüsüne” (koksakivirüsler) bağlı bir enfeksiyon olduğunu kaydeden İstanbul Arel Üniversitesi Temel Tıp Bilimleri Tıbbi Mikrobiyoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cihadiye Elif Öztürk, hastalığın genelde hafif seyrettiğini ancak her enfeksiyon hastalıklarında olduğu gibi bağışıklığı güçlü tutmanın bu virüs türünde de oldukça önemli olduğunu kaydetti.
Domates gribinin Coxsackie A Virüsünün bir varyantı olarak düşünüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Cihadiye Elif Öztürk, virüsün bulaşıcılık hızı yüksek olsa dahi yeni bir pandemi olarak nitelendiremeyeceğini ancak ufak bir epidemiye neden olabileceğini söyledi.
Gribin yalnızca çocuklarda değil, erişkinlerde de görülmesinin muhtemel olduğunu ifade eden Prof. Dr. Öztürk, “Çocuklar çok naif oldukları için onlar arasında çok daha hızlı yayılıyor. Ancak bu enfeksiyon temas ile bulaştığından yetişkinler arasında da bulaşabilir. Yetişkinlerde çocuklara göre çok daha nadir görüleceğini düşünüyorum. Bu durumda da tıpkı çocuklarda olduğu gibi erişkinler de doğal bağışıklıklarını korumalı” dedi.
Domates gribinin Türkiye için şu anlık bir risk olmadığını kaydeden Öztürk, “Bu grip şu an için yalnızca Hindistan da görüldü. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Enfeksiyon Kontrol Merkezi bununla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı” ifadelerinde bulundu.
“El- ayak- ağız hastalığının bir varyantı olduğu düşünülüyor”
Domates gribi ile ilgili bildiler paylaşan Prof. Dr. Öztürk, “Deride görülen, domatese benzeyen kırmızı döküntüler nedeniyle domates gribi adını almıştır. Bu hastalık Coxsackie A Virüsüne bağlı bir enfeksiyon. Daha önceden karşımıza el-ayak-ağız hastalığı olarak çıkıyordu. Şu an da görülen domates gribi vakalarının el- ayak- ağız hastalığının bir varyantı olduğu düşünülüyor. Ancak bunun DANG ateşine ait, sonradan gelişen bir durum olduğunu, sivrisineklerden oluşan bir enfeksiyon olabileceğini söyleyenler de var. Tam olarak etkeni belli değil. Şu an Coxsackie A Virüsü üzerinde duruluyor” diye konuştu.
“5 yaş altı için kontrolü zor, daha da yayılabilir”
Çocuklarda görülmesinin gribin kontrolünü zorlaştırdığını ifade eden Öztürk, “Bu enfeksiyondan çocukları korumak biraz zor. Çünkü çocuklar birbirlerine çok fazla temas ediyor. Birbirlerinin oyuncaklarını elliyorlar, birbirlerine dokunuyorlar. Parklarda oynamaları oyuncak paylaşmaları, ellerini sürekli ağızlarına sokmaları gibi durumlardan kaynaklı enfeksiyon bulaşabilir. Henüz aşısı da yok. Çalışmalar devam ediyor. Genel hijyenik kurallara uymak, el temizliği, maske takmak belki engelleyebilir. Ancak en fazla görüldüğü yaş grubu 5 yaş altı olduğu için biraz kontrolü zor gibi görülüyor. Enfeksiyonun daha da yayılabileceğini düşünebiliriz” dedi.
Grip hafif seyrediyor
Gribin en çok çocuklarda görüldüğünü belirten Öztürk, “Bu grip daha çok 5 yaş altı çocukları tutuyor. Genelde çok hafif seyrediyor. Kendi kendine iyileşiyor. Ancak tabi ki bağışıklığı zayıf olan insanlarda ağır vakalar görülebilir. Şu an için yalnızca Hindistan'da vakalar görüldü. Onun dışında başka bir yerde görüldüğü bildirilmedi” şeklinde konuştu.
Çok hızlı yayılıyor
Gribin çocuklar arasında hızlı yayılmasının nedenlerini sıralayan Öztürk, “ Çocukların ellerini ağızlarına sokmaları, herhangi birine ya da bir şeylere temas etmeleri, özellikle de yaralara temas etmeleriyle çocuklar arasında çok hızlı yayılıyor. Çok bulaşıcı bir enfeksiyon. Enfeksiyon nedeniyle lezyonlar ağrılı ve rahatsız edici olabiliyor. En büyük şikâyetler tüm vücutta ağrı; baş ağrısı, kas ağrısı, ateş ve lenf bezlerinin şişmesidir. Nitekim hastalık döküntülerle seyrediyor. El içi, ayakaltlarında döküntüler görülüyor. Genelde enfeksiyon hastalıklarında el ayası ve ayak tabanında nadiren döküntü görülür. Ancak Coxsackie A Virüsünde bu döküntüler tipiktir” dedi.
“Güçlü bağışıklık sayesinde virüs vücuda girmeden yok edilebilir”
Enfeksiyona karşı bağışıklığın güçlü tutulmasının önemine değinen Öztürk, “Bütün enfeksiyon hastalıkları için en önemli nokta bağışıklık. Bağışıklığın güçlü tutulması gerekiyor. Mutlaka D vitaminin belli bir düzeyle olması, probiyotik kullanılması ve vitamin eksikliklerine dikkat edilmesi gerekiyor. Sebze ve protein tüketimi bağışıklık için çok önemli. Bağışıklığı güçlü tutarak ve hijyen kurallarına uyulduğunda bu gribe karşı başarılı olunacağına düşünüyorum. Doğal bağışıklık her şeyden çok daha önemlidir. Bir çok enfeksiyon güçlü bağışıklık sayesinde daha vücuda girmeden yok edilebiliyor” ifadelerinde bulundu.
Özel bir tedavisi yok
Bu gribin henüz belirlenmiş bir tedavisinin olmadığını kaydeden Öztürk, hastalığın kendi kendine iyileşebildiğini aktararak, “Virüs hastalıklarında eğer kişinin bağışıklık yetmezliği yoksa tedavi ve antiviral tedavi uygulanmıyor. Ancak vitamin takviyeleri, dinlenme ve bazen de yaraların bakımı gibi bağışıklığı güçlendirecek yöntemler uygulanabilir. Yani tamamen semptomatik tedavi yapılıyor. Hastalığa özel herhangi bir ilaç kullanımı yapılmıyor. Bağışıklık sorunu olan kişilerde ise antiviral ilaçlar denenebilir. Nitekim kendisine özel bir tedavi yok” şeklinde konuştu.
“Çocukluk aşıları güçlü bağışıklık için önemli”
Çocukların bağışıklığını çocukluk dönemi aşılarıyla güçlendiğini söyleyerek, aşılamanın önemine de değinen Öztürk, şu ifadelere yer verdi;
“Çocukluk çağındaki aşılar çok önemli. Bu aşıların yapılması gereken dönem, çocukların enfeksiyonlarla en çok karşılaştığı zaman dilimleridir. Aynı zamanda da bağışıklıklarının mikropları henüz tanımadığı dönemlerdir. Aşılarla bu tanışmayı sağlıyoruz. Çocuklar ilk 6 ay annesinden geçen antikorlarla korunuyor. Sonrasında ise bu korumayı aşılarla sağlıyoruz. Yaptığımız aşılarla çiçek hastalığı gibi bazı enfeksiyonları dünyadan sildik. Mutlaka aşıların yapılması gerekiyor. Çocuklar mutlaka takip altında olmalı. Hatta erişkinlikte dahi gerekli aşılar yapılmalı. Çocukluk aşılarının başka bir enfeksiyona karşı net bir şeklide koruduğunu söyleyemeyiz. Ancak bu tarz salgınların arasında kızamık, kabakulak hastalıklarıyla uğraşmak süreci çok daha zorlar. Sağlıklı bir nesil için çocukların aşılanmaya hakkı var. Bunu ellerinden alamayız. Bu yetki çocuğun anne ve babasında olmamalı” diyerek sözlerini sonlandırdı.