Türkiye'de 11 Mayıs'ta açılacak alışveriş merkezleri için klima uyarısında bulunan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Rıdvan Karaali,"Havalandırma belirli akım hızında olduğu için bu akım hızıyla damlacıkların daha uzak mesafelere taşınmasına katkı sağlayabilir" dedi.
"RİSKİ MUHAKKAK ARTIRIYOR"
Koronavirüs tedbirlerinin ardından AVM'ler önlemler altında 11 Mayıs'ta açılacak. Uzmanlar ise alışveriş merkezilerinin ve işletmelerin açılması ile bu alanlarda kullanılan klima ve havalandırma sistemleriyle ilgili uyarıda bulundu.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa - Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Rıdvan Karaali, "Mart başı itibariyle dünyada başlanan pandemi sürecinde ülkemizde de etkili yöntem ve tedaviyle özellikle son on gün içerisindeki veriler, vakaların hızla azaldığını gösteriyor. Bununla birlikte dünya genelinde de olan normalleşme süreci başlamış oluyor. Normalleşme süreci içerisinde alışveriş merkezleri özellikle büyük şehirlerin içerisinde sosyalleşmenin de önemli bir alanı olduğu için bu sürecin önemli bir parçası. Bu hastalığın özellikle kapalı ortam ve yakın temasla bulaştığını biliyoruz. Alışveriş merkezleri de bu açıdan risk oluşturuyor. Çok büyük kapalı alanlardan bahsediyoruz. Bu alanların bir havalandırma sistemi var. Bu havalandırma sistemi mevcut havayı sirküle ediyorsa riski muhakkak artırıyor ama içerideki havayı dışarıya verip dışarıdan temiz hava alıyorsa bu tür bir klima sisteminde risk daha az" ifadelerini kullandı.
"HAVA DEĞİŞMEDİĞİ SÜRE İÇERİSİNDE RİSKİN ARTACAĞI AŞİKAR"
İçerideki havanın değişmediği sürece riskin artacağını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Karaali, "Mümkünse camların açılabileceği ya da dışarıdan direkt taze havanın girebileceği alanlarda hiç havalandırma sisteminin kullanılmamasını öneririz ama alışveriş merkezlerinde bunların mümkün olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla saatlerde, belirli düzeyde havayı dışarıdan temiz havayı alıp içerideki kirli havayı dışarı veren bir havalandırma sistemi bu süreçte çok daha uygun olacaktır. Hava değişmediği süre içerisinde riskin normale, açık havaya ya da taze havaya göre bir miktar artacağı aşikar. Fakat mevcut şartlarda riski nasıl minimize ederiz dersek; metrekareye göre kişi sayısı kısıtlanabilir, açık kalma süreleri günün tamamında değil de belirli saatlerinde olabilir. Bu düzenlemeleri görüp riski değerlendirmek gerekli. Bizim ağzımızdan konuşurken, öksürürken, aksırırken çıkan damlacıkların düştüğü yerden biz elimizle bunu alıp ağzımıza, yüzümüze ya da gözümüze götürebiliyoruz. O alanların da sık sık temizlenmesi bu riski, bu süreçte en aza indirmek için yapılabileceklerden" dedi.
HAVALANDIRMA AKIM HIZIYLA DAMLACIKLAR DAHA UZAĞA TAŞINABİLİR
Havalandırma sistemlerindeki akım hızının damlacıkları sosyal mesafe kuralı için söylenen bir buçuk, iki metreden daha uzak mesafelere taşıyabileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Karaali, "Biz bir buçuk, iki metre mesafe diyoruz ama havalandırma belirli akım hızında olduğu için bu akım hızıyla damlacıkların daha uzak mesafelere taşınmasına katkı sağlayabilir. Bu açıdan ne kadar az kişi alınırsa risk o kadar daha az olmuş olacak. Dünyadan da tecrübeler edindik, ülkemizde de bu süreci yaklaşık iki aydır yaşadık. Virüs, damlacık yoluyla yani yakından uzun süre temasla bulaşıyor. Dolayısıyla bu normalleşme sürecinde de maske kullanımı devam edecek. Maske kullanımı aksıran, öksüren ya da konuşurken ağzımızdan çıkan damlacıkların çevreye yayılmasını önlemiş olacak. Bu önlemlerden bir tanesi. Çok fazla kalabalık alamama da yine önlemlerden bir tanesi. Bu süreçte normalleşmeden kasıtla kişilerin tamamen 10 Mart 2020 öncesine dönmeyi düşünmemesi lazım. Evet iki ay oldu ve sıkıldı, bazı kişilerin iş yerlerini açması gerekiyor. Bunlar da sosyal devletin zaten bir parçası ve merkezi hükümet bunu düşünerek bu kararları alıyor ama vatandaşlar olarak bize düşen bu süreçte Sağlık Bakanlığı'nın önerileriyle normalleşmek" dedi.dha