Tarihi ve kültürel yönden oldukça zengin olan Hatay’da, Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle enkaz altında kalan tarihi eserler uzmanlar tarafından adeta doktor titizliğiyle aranarak çıkarılıyor.
“Hem kitabelerini hem taç kapı hem de minbere ait nitelikli malzemeyi enkazdan çıkarmayı planlıyoruz”
Plan ve süsleme yönünden 16. yüzyıl eseri olan Yeni Cami üzerinde titiz bir çalışma yürüttüklerini söyleyen Kafkas Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan, caminin 18. ve 19. yüzyıllarda onarım gördüğünü belirterek, “Yeni Cami'de ekip arkadaşlarımızla birlikte caminin nitelikli malzemelerini enkazdan çıkarmayı hedefliyoruz. Caminin hem harim kapısında hem de minber taç kapısında iki tane kitabesi var. Bunların dışında nitelikli bir taç kapısı var mermer malzemeden. Bu kapının ahşap malzemeleri bulunmakta. Minberi de oldukça güzel işçilikli, mermerden yapılmış. Hem kitabelerini hem taç kapı hem de minbere ait nitelikli malzemeyi enkazdan çıkarmayı planlıyoruz” dedi.
Caminin önemli nitelikli malzemelerini çıkarmayı hedeflediklerini söyleyen Arslan, “Minberi bir bütün olarak, taç kapıyı bir bütün olarak düşünmek lazım. Bunlara ait 30-40 parça elde edeceğimiz nitelikli malzeme olacak. Aynı zamanda şadırvanı da çok önemli. Çünkü burası bir külliye. Aynı şekilde şadırvanda da mimari süslemeli taşlar mevcut. Bunları da enkazdan çıkarmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Tarihi eserleri doktor titizliğinde arıyorlar
Tarihi eserleri arama kurtarma faaliyetleri hassasiyetiyle yaklaştığını söyleyen Arslan, “Ben bu yaptığımız çalışmayı arama kurtarma faaliyetlerine benzetiyorum. Depremin o ilk günlerinde o arama kurtarma ekipleri canlılara ulaşmak için deprem gece olduğu için doğrudan nasıl ki yatak odasına yönlendilerse biz de tarihi yapılardaki nitelikli malzemenin yerini bildiğimiz için, yani kitabe, sütun, sütun başlığı, taç kapı, mihrap, minber, ahşap kapı kanatları gibi nitelikli malzemenin yerini bildiğimiz için tüm enkazla uğraşmak yerine doğrudan o alana yönelip, o alanda enkaz arkeolojisi adını verdiğimiz farklı bir metodoloji uygulayarak eserimizi sağlıklı, sağlam bir şekilde veya bazen de kırılmış, parçalı bir şekilde enkazdan çıkarıyoruz” ifadelerini kullandı.
Temizlik ve envanter işlemlerinden sonra eserlerin koruma altına alınarak ihtiyaç gerektiği takdirde restorasyona gidileceğini belirten Arslan, “Biz gerekli belgeleme, temizlik ve envanterleme çalışmasını yaptıktan sonra bunları geçici kazı evi depomuza alıyoruz. Bizden sonra özellikle hasar görmüş eserlerimiz Kültür ve Turizm Bakanlığının ilgili birimleri tarafından laboratuvarlarda restoratörler tarafından gerekli restorasyon çalışması yapıldıktan sonra bu eserlerimiz yeniden ihya edilirken özgün yerlerine konulmuş olacak” diye konuştu.
“Hatay'da 307 hektarlık alanda 720 tane tescilli kültür varlığımız mevcut”
Hatay'da geniş bir coğrafyada pek çok kültürel varlığın bulunduğunu ifade eden Arslan, “Antakya kültür varlıkları yönünden oldukça önemli bir bölge. Hem tarihi hem kültürel dokusuyla birlikte önemli bir kentsel ve arkeolojik sit alanı. Hatay'da 720 tane tescilli kültür varlığımız mevcut. Toplamda 307 hektarlık bir alandan bahsediyoruz. Biz burada yaklaşık 50 gündür çalışmalarımıza devam ediyoruz. 9 farklı üniversiteden 16 bilim insanı, 21'i de öğrencimiz olmak üzere başta sanat tarihçiler, arkeologlar, mimarlar, inşaat mühendislerinin de dahil olduğu geniş katılımlı bir ekiple, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerimizin de eşlik ettiği bir çalışmayla buradaki programımıza devam ediyoruz” şeklinde konuştu.