Televizyon ya da sosyal medyada zorbalık videoların görünür hale gelmesinin akran zorbalığını çocuklar arasında daha da arttırdığını belirten Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen, çocukların yüzde 20’sinin zorbalıkla karşılaştığını söyledi. Özen ayrıca” Zorba, seyirciye çalışır, kurbana yönelik değil. Kurban, gizlenmek ister zorba ise izlenmek” dedi.
Akran Zorbalığına son örnek Ankara'da yaşandı ve büyük tepkilere neden oldu. Kız öğrenciler arasında yaklaşık 5 ay önce olmuş bir akran zorbalığı olayının sosyal medya ve basına yansımasıyla konu tekrar gündeme geldi. Çocuk Gelişimi, Ergen Psikoloji ve Ebeveyn çatışmaları gibi konularda uzmanlığı olan Altınbaş Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen, akran zorbalığı hakkında önemli uyarılarda bulundu.
Prof. Dr. Özen, akran zorbalığını bir sistem olarak düşünürsek seyircinin de bunun önemli bir parçası olduğunu belirtti. “Şunu hiçbir zaman unutmayalım! Zorba, seyirciye çalışır, kurbana yönelik değil. Kurban, gizlenmek ister. Zorba, izlenmek. Eğer seyirciyi halkadan çıkarırsanız ya da seyirci seyretmekten vazgeçer ise bu durum da azalır. Şimdi bir de bu videolar çıktı. Daha da farklı bir izletme ve izlenme şekli oluştu. Sosyal medyayla birlikte siber zorbalık da girdi hayatımıza. Öncelikle bunun önüne geçmek lazım” dedi.
“Bu tür olaylara sıfır tolerans ile yaklaşmalıyız”
Prof. Dr. Özen, akran zorbalığı kavramının ilk olarak Kuzey Avrupa'da Norveç'te tanımlandığını ve okul öncesi döneme kadar uzandığına dikkat çekti. Türkiye'de ilk defa 2 ay kadar önce Millî Eğitim Bakanlığı yönetmeliğinde değişiklik yapılarak, akran zorbalığının disiplin suçu olarak kabul edildiğini belirtti. Bunun çok önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özen, “Bizler “Çocuktur, kavga eder” mantığıyla yetiştirilen bir toplumuz. Böyle olunca müdahale de etmiyoruz. Ama hayır, çocuk kavga etmez.” diye konuştu. Bununla baş edebilmenin en temel yolunun, toplum olarak farkına varmak ve asla kabul etmemek olduğunu ifade etti. Ailelerin ve okulların bu tür olaylara sıfır tolerans ile yaklaşmaları gerektiğini kaydetti.
Uzun vadede devletin ve toplumun topyekûn kararlı olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Özen, kısa vadede ise okullara büyük iş düştüğüne değinerek, “Bazı okullar kabul etmese de az ya da çok bütün okullarda var maalesef. Hiçbir okulun buna bağışıklığı yok. Okullarda bu tür davranışlar sessiz sakin yerlerde, okul bahçesinin ücra köşelerinde gerçekleşir. Etkili bir nöbet sistemi ile yetişkinler bu alanlara sürekli erişebilmeli. Kapıdaki güvenlikten, öğretmen ve okul müdürüne kadar herkes bu sistem içerisinde olmalı ve buna kesinlikle sıfır toleransla yaklaşılmalı” önerilerinde bulundu.