Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ayşegül Yıldırım, her yıl rahim ağzı kanserine yakalanan yaklaşık 270 bin kadının hayatını kaybettiğini, bu kanserin erken tanı ve geliştirilen aşıyla engellenebileceğini belirtti.
Sivas Medicana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ayşegül Yıldırım rahim ağzı kanseri hakkında önemli bilgiler verdi. Op. Dr. Ayşegül Yıldırım, Rahim ağzı kanseri kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türü olduğunu belirterek, “Rahim ağzı kanseri kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türü olduğu için oldukça önemlidir. Her yıl dünyada yaklaş 500 bin yeni tanı ve yaklaşık 270 bin ölümden sorumlu. Türkiye’de de yaklaşık bin 500 yeni tanı ve yaklaşık 660 kadının ölümünden sorumlu. Bu yüzden rahim ağızı kanseri en önemli kanserlerden bir tanesi” dedi.
Erken tanı ve aşı ile engellemek mümkün
Op. Dr. Ayşegül Yıldırım, rahim ağzı kanserinin önlenebilir bir hastalık olduğunu belirterek, “Etkenlerini bildiğimiz için artık tarama programına da dâhil ediyoruz ve önleyebildiğimiz bir kanser türü olduğu için ayrı bir önem teşkil ediyor. Rahim azı kanserinin nedeni yüzde 99.7 HPV enfeksiyonu ve bu bizim için hem taramada hem de hastalığı önlemede oldukça kilit rol oynuyor. HPV dediğimiz bir virüs ve 120 tane türü var, 40 tanesi genital yolda enfeksiyon yapıyor ve 15 tanesi yüksek tipli. Tarama programında HPV’yi 30 yaşından sonra rutin olarak tarıyoruz. Aile hekimliklerinde, özel hastanelerde, devlet hastanelerindeki birimlerde 30 ile 65 yaş arasındaki kadınlar bu testi 5 yılda bir yaptırarak rahim ağızı kanseri taramalarını tamamlamış oluyorlar. 65 yaşından sonra hastayı taramadan çıkartıyoruz. 30 yaşının altındaki hastaları da tarıyoruz, 21 yaşından itibaren 3 yılda bir smear testi ile tarıyoruz. Rahim ağzı hastalığı önlenebilir bir hastalık, etkenini bildiğimiz için hastalıktan korunabiliyoruz. Piyasada bulunan 2 tip aşı var, biz 4’lü olan aşıları öneriyoruz” dedi.
“HPV ile enfeksiyon kesinlikle rahim ağızı kanseri demek değildir”
Dr. Yıldırım, HPV ile enfeksiyonun kesinlikle rahim ağızı kanseri olmadığını ifade ederek, “Rahim ağızı kanseri açısından kimler risk altında diye düşünürsek, en önemli risk gurupları HPV ve enfeksiyonu görüyoruz. Hasta eğer yüksek riskli bir yaşam tarzına sahip ise, hasta obez ise, bağışıklık sistemini etkileyen kronik hastalıkları varsa, hastanın multiple partner varsa veya da cinsel partnerinin multiple partnerleri varsa, ilk ilişki yaşı 17’nin altındaysa, sosyoekonomik yapısı düşük ise hastalar daha yüksek risk taşıyorlar. HPV ile enfeksiyon kesinlikle rahim ağızı kanseri demek değildir. HPV ile enfekte olan hastalar genellikle rahim ağızı kanseri olduklarını düşünerek tedirgin bir şekilde bizlere geliyorlar. Böyle bir şey söz konusu değil. Sadece HPV ile enfeksiyonda biz hastaları daha yakın takip ediyoruz. HPV’nin yüksek tipleriyle enfekte olan hastalarda rahim ağızı kanserinden sakınmak için taramaları ihmal etmiyoruz ve alışkanlıklarımızı değiştirmeye çalışıyoruz. Örneğin sigara kullanıyorsak bırakıyoruz, diyetimizi değiştiriyoruz, bağışıklık sistemini güçlendirmeye çalışıyoruz. HPV aşıları belirtiler olsun olmasın tüm kadınlara uygulanabilir. İdeal yaşı ilk ilişkiden önce tercihen 11-12 yaş. HVP (+) olan hastalara da tedavi edici özelliği olmadığını söyleyerek ve etkinin azalacağını belirterek aşı öneriyoruz” diye konuştu.