Doç. Dr. Özgür Karacan hava kirliliğinin insan sağlığına olumsuz etkilerine dikkat çekti ve her yıl tüm dünyada hava kirliliğine bağlı yaklaşık 600 bin çocuk ölümü gerçekleştiğini ifade etti.
Nişantaşı Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü'nden Doç.Dr. Özgür Karacan hava kirliliğinin insan sağlığına olumsuz etkileri üzerine açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Karacan, uzun süre kirli hava solumanın veya kısa sürede yoğun bir şekilde kirli havaya maruz kalmanın astım, kronik bronşit ataklarına, pnömoni gibi solunum yolu enfeksiyonlarına, akciğer kanserine neden olduğu konusunda yeterli tıbbi kanıt olduğunu ayrıca hava kirliliğinin hafıza, problem çözme yeteneği gibi bilişsel işlevlerde gerilemeye yol açtığını söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) son yayınladığı raporlardan birinde her yıl tüm dünyada hava kirliliğine bağlı yaklaşık 600 bin çocuk ölümü gerçekleştiğini açıkladığını söyleyen Dr. Karacan, “Aynı raporda hava kirliliğinin çocuklarda insulin direnci, obezite, orta kulak iltihabı, düşük zeka seviyesi, düşük akciğer kapasitesi, çocukluk dönemi kanserleri, astım, kronik bronşite neden olduğunu belirtildi ve çarpıcı bir şekilde hekimlerin artık hastalarına “temiz hava “ reçete etmelerinin gerekli olduğu yazıldı.
Temiz hava solumak tüm insanların ve aynı doğayı paylaştığımız canlıların hakkı olmalıdır. Uzmanlar, 1950'li yıllardan beri başta Londra (London Smog) örneğinde olduğu gibi endüstriyel hava kirliliğinin yol açtığı kitlesel sağlık problemlerine sürekli dikkat çekmeye çalışmışlardır. Ancak son 60 yılda sorun daha da yaygınlaşmıştır. Tüm dünya üzerinde çocukların yüzde 90'ı temiz hava solumaktan uzaktır” dedi.
Dış ortam havasını kirleten başlıca etkenleri sıralayan Doç. Dr. Karacan, “Üretim merkezlerinde kullanılan fosil bazlı enerji kaynakları ve her türlü taşıttan çıkan egzoz emisyonlarıdır. Kirli havada başta solunum sistemine ve diğer organ sistemlerine sağlık yönünden tehdit oluşturan unsurlar ise; nitröz oksitler, sulfur dioksit, ozon, karbon monoksit, PM 10, PM 2.5 olarak adlandırılan küçük çaplı partiküllerdir. Uzun süre kirli hava solumanın veya kısa sürede yoğun bir şekilde kirli havaya maruz kalmanın astım, kronik bronşit ataklarına, pnömoni gibi solunum yolu enfeksiyonlarına, akciğer kanserine neden olduğu konusunda yeterli tıbbi kanıt vardır. Ayrıca hava kirliliğinin hafıza, problem çözme yeteneği gibi bilişsel işlevlerde gerilemeye yol açtığı gösterilmiştir” diye konuştu.
Hava kirliliği ile kalp yetmezliği arasında da doğrudan bir ilişki bulunduğunu aktaran Dr. Karacan, “Tüm dünyada akciğer kanserlerine bağlı ölümlerin yüzde 23'ünden iç ve dış ortam hava kirliliği sorumlu tutmaktadır. Ayrıca hava kirliliğinin infertiliteye (kısırlık) yol ve açtığı tüp bebek başarı oranlarındaki düşüklüğe bakarak söylenmektedir.
Hava kirliliği yoğun bölgelerde yaşayanlarda biyolojik yaşlanmanın daha hızlı olduğunu gösteren (beyaz kürelerin telomer uzunluğunda kısalma gözlenmesi) kanıtlar da mevcuttur.
Tüm bu bilimsel kanıtların ortaya koyduğu gerçek hava kirliliğinin insan sağlığı için büyük bir tehdit oluşturduğudur. Kişisel korunma tedbirleri maalesef çok kısıtlıdır. Küresel ve ülke ölçütünde politika değişiklerine gidilmeden tehlikeyi savuşturmak mümkün gözükmemektedir.
Kişisel olarak hava kirliliğinin yoğun olduğu dönemlerde dış ortam havasına uzun süre maruz kalmamaya dikkat edebilir, ev içerisinde hava kalitesini bozabilecek durumları ortadan kaldırabiliriz (tütün dumanı, odun, kömür ateşi, tütsü vb.)” şeklinde konuştu.