Eskişehir'de, Hamza Fahri Özkan’ın (18) çalıştığı matbaada ofset makinesine sıkışarak parçalanan sol eline, sağ kolundan alınan cilt dokusu, mikrocerrahi işlemiyle yerleştirildi. 7 saat süren ‘serbest doku transfer’ ameliyatında çapları 1 milimetreden küçük damarlar da mikroskop altında çıplak gözle görülemeyen dikişlerle bağlandı. Operasyonu gerçekleştiren ekibin başındaki Doç. Dr. Yakup Çil, çapı 1 milimetreden küçük damarların süper mikrocerrahi işlemiyle bağlanmasının tıp literatüründe mevcut olmadığını belirterek, "Yapılan işlemin en kısa zamanda literatürde yerini alması için gerekli olan bilimsel çalışmaya ameliyat ekibimiz başladı" dedi.
Hamza Fahri Özkan, geçen 17 Kasım’da çalıştığı matbaadaki ofset makinesine sol elini kaptırdı. Elinin üzeri parçalandı ve cilt dokusu ölerek kullanılmaz hale geldi. Ambulansla Eskişehir Osmangazi Tıp Fakültesi’ne kaldırılan Özkan, ilk müdahalesinin ardından Eskişehir Şehir Hastanesi’ne sevk edildi. Şehir Hastanesi El Cerrahi Kliniği’nde tedaviye alınan Özkan’ın el fonksiyonlarını korumak için el cerrahisi ve plastik cerrahi tarafından inceleme yapılarak serbest doku transferi işlemi yapılması kararlaştırıldı. Doç. Dr. Yakup Çil, Op. Dr. Kenan Güvenç ve Op. Dr. Serhat Atalay Eviş, 7 saat süren ameliyatta el üstünde ölmüş olan cildin kalınlığı dikkate alınarak, sağ kol bölgesinden cilt örtüsü aldı. Sol el üstüne yerleştirilen cilt örtüsünün altında yer alan çapı 1 milimetreden küçük olan damarlar ise mikroskop altında ve mikrocerrahi işlem yapılarak çıplak gözle görülemeyen dikişlerle bağlandı. Hastanede tedavisi süren Hamza Fahri Özkan'ın, kısa sürede taburcu edilerek, elini, fizik tedaviyle yeniden kullanmaya başlayabileceği belirtildi.
'BİZİ ROBOCOP GİBİ GÖRÜNCE HEYCAN YAPARAK STRESE GİRDİ'
Doç. Dr. Yakup Çil, Hamza Fahri Özkan’ın çok ciddi bir el yaralanmasıyla hastaneye getirildiğini, anlatarak, "Hastanın el sırt dokusunun tamamen parçalanmış olduğu, elini kurtarmak için çok ciddi bir ameliyat gerektiğini değerlendirdik. Yaralanmış olan eline daha fazla zarar vermemek için, ameliyatımızda ‘serbest doku transferi’ dediğimiz bir işlem yapılmasının daha doğru olacağına karar verdik. Hastanın sağ kolundan aldığımız dokunun kalınlığının, el sırt dokusu için en uygunu olacağını değerlendirdik. Bu değerlendirme sonucunda, hastaya çok ciddi bir mikro cerrahi işlem planlandı. Bu ameliyatlar çok uzun süre mikroskop altında yapılan, çok özellikli ekipmanlar gerektiren, çok yetenekli ve becerikli mikrocerrahların işin içine dahil edilmesi ile gerçekleştirilebilen bir işlemdir. Ameliyat salonunda kafamıza özel aletler takarak giriyoruz ameliyatlara. Çünkü kaldıracağımız dokunun damarlarını yaralamamamız gerekiyor. Damarları yaraladığımızda, yapacağımız bu çok özellikli ameliyat başarısız oluyor. Biz kalabalık bir ekiple ve üzerimizdeki bu cihazlarla robocop gibi ameliyat salonuna girdiğimizde, hastamız genç, travma geçirmiş, ameliyathaneye gergin girmiş olduğundan, bizi o halde görünce heyecana ve strese girdi" dedi.
'AMELİYAT 7 SAAT SÜRDÜ'
Serbest doku transferi ameliyatının yaklaşık 7 saat sürdüğünü kaydeden Doç. Dr. Çil, operasyon sırasında çapı 1 milimetreden küçük olan damarları mikroskop altında çıplak gözle görülemeyen dikişlerle bağladıklarını ifade etti. Çil, "Ameliyat sırasında hastamızdan alınan damarlar 1 milimetreden küçük damarlardır. Uygulanan bölge de çok küçük bir bölgedir. Elin ana damarlarını bozmamak için, el üstünde 1 milimetreden küçük diğer damarlara bu aldığımız damarlar bağlanmıştır. Literatür taramasında, bu seviyedeki travmalı bir hastaya daha önce hiç gerçekleştirilmemiş bir işlemi yaptığımızı gördük. 1 milimetreden daha küçük damarları bağlama işlemine dünyada ‘süper mikrocerrahi’ denmektedir. Yani çok süper bir işlemdir. Bunu yapanlara da ‘süper mikrocerrah’ denmektedir. Yaklaşık 7 saatin sonunda ameliyatımızı başarı ile tamamladık. Hastamızı bu süreçte çok yakından takip ettik, ameliyatımız başarılı oldu" şeklinde konuştu.
'TIP LİTERATÜRÜNDE EŞİ YOK'
Doç. Dr. Yakup Çil, 7 saat süren operasyonda çapı 1 milimetrenin altında olan damarların dikilmesinin tıp literatüründe mecvut olmadığını söyledi. Türkiye ve dünyada bir ilki başardıklarını kaydeden Çil, şunları söyledi:
"Literatürde bir ilk gerçekleştirildi. Eskişehir Şehir Hastanesi'nde, dünyada bu seviyede yapılabilecek en sıra dışı vakalardan biri başarı ile gerçekleştirildi. Bu süper mikro cerrahi işlemini gerçekleştirmek hem ülkemiz adına hem bizim adımıza hem de Türk tıbbı açısından çok onur verici bir işlemdir. Ameliyatımız başarılı oldu. Hastamızda da ameliyat sonrası bir komplikasyonla karşılaşılmadı. Hastanın el fonksiyonlarını tam olarak geri kazanabilmesi için hastayı takibimiz devam edecek. Hastamıza, daha önce literatürde yapılmamış süper mikrocerrahi işlemi uygulandı ve başarılı oldu. Bu ameliyat literatürde mevcut değildir. Bununla ilgili çalışmalarımız başladı. Yakın bir zamanda hem ülkemiz hem de dünya literatür için bu vakayı dünya literatürüne katacağız. Bu konuda bilimsel çalışmalarımıza da başladık. Yakın zamanda literatürde diğer tüm dünyadaki doktorlarla birlikte bizim doktorlarımız da ayrıntılarını daha iyi bir şekilde okuyabilecekler. Hastanemiz dünya çapında bir operasyonu daha alnının akıyla başarıyla tamamlamıştır. Bu süreçte hastanın tarafımıza başvurduğu süreçten itibaren takiplerini yapan tüm hekim ve hemşire arkadaşlarımız ile yardımcı sağlık personellerimiz, ameliyat öncesi sırası ve sonrasında fedakarca çalışan ve ekip bilinci ile ameliyatta destek olan tüm anestezi hekimlerimiz, teknikerlerimiz, ameliyathane hemşirelerimiz ve yardımcı sağlık personellerimizin emekleri için teşekkür ederiz."
'AMELİYATA GİRERKEN ÇOK KORKTUM'
Hastanedeki tedavisi süren Hamza Fahri Özkan da "Matbaada baskı makinesini yıkıyordum. Giydiğim eldiven yüzünden elim kauçuk merdanelerin arasına kaçtı. Merdaneler elimi parçalamaya başladı. Makineyi durdurarak elimi çıkarttım. Ambulansla tıp fakültesi hastanesine götürdüler beni. Oradan şehir hastanesine gönderdiler. Burada gereken işlemler yapıldı. Önce elim birkaç gün sargıda durdu. Cildim ölecek mi, ölmeyecek mi? diye baktılar. Birkaç gün sonra Yakup hocam ‘cilt öldü, bunun yerine yeni cilt konulacak’ dedi. Tamam dedim ama o zaman korkum başladı. Cilt konulacak deyince bir hayli korkmuştum. Ameliyata girerken de çok korkuyordum. Üzerimde, sağımda solumda bir sürü aletler vardı. Hocamın gözünde bir sürü aletler vardı. Tansiyonum düştü. Hocam, ‘rahat ol, önce Allah'a, sonra bize emanetsin, evladımız sayılırsın artık, korkma’ dedi. Beni bir hayli rahatlattı. Ameliyattan çıktım, şu anda durumum gayet iyi hocam sayesinde. Bir süre sonra elimi tam olarak kullanmaya başlayacağım" dedi.
'MEVLAM OĞLUMUZU BİZE BAĞIŞLADI'
Anne Havva Özkan ise oğlunun yeniden elini kullanabilecek olmasına çok sevindiklerini söyledi. İş kazasının yaşandığı 17 Kasım’dan bu yana çok endişeli günler geçirdiklerini anlatan Havva Özkan, "Çocuğumun elini o halde görünce korktuk. Önce tıp fakültesine götürdük, sonra buraya şehir hastanesine geldik. Bir hafta gözetim altında tuttular. Doku öldüğü için bu ameliyata başvurdular. Çok şükür Mevla’ma oğlumu biz bağışladı hocalarımızın sayesinde. Zaten oğlumuz 10 sene sonra oldu. Mevla’ma oğlumu bize tekrar bağışladı. Oğlumun durumu iyiye gidiyor. Elini tam olarak kullanacak inşallah" diye konuştu.