Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, esnafa verilecek destek ödemesi ile ilgili, "Toplam sayısı 1 milyon 239 bin 438 kişiyi bulan bu kesime 3 ay süreyle ayda bin lira destek ödemesi yapacağız. Bir diğer destek talebi olan kira desteğini basit usule tabi olmanın şartlarına göre belirledik. Bu şartları taşıyan ve iş yeri kira olan esnafımıza yine üç ay süreyle büyükşehirlerde aylık 750 lira, diğer illerde ise 500 lira kira desteği yapacağız" dedi. Erdoğan ayrıca pandemi ile mücadele kapsamında 31 Aralık perşembe günü saat 21.00'den 4 Ocak pazartesi saat 05.00'e kadar sokağı çıkma kısıtlaması uygulanacağını söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde toplandı. Toplantının ardından açıklamada bulunan Erdoğan, ülke ve millet olarak bölgesel ve küresel siyasi, ekonomik, insani nice krizle aynı anda mücadele ettiklerini, Türkiye'ye ve dostlarına huzurlu bir gelecek inşa etmek için fedakarca gayret gösterdiklerini söyledi.
'AMERİKA VE AVRUPA'DA YAPTIRIM SÖYLEMLERİNİN ARTMASI ÜZÜNTÜ VERİCİ'
Samimi çabalara her devletten ve her kesimden destek beklerken, haksız ve saplantılı ithamlara maruz kalabildiklerini belirten Erdoğan, "Son dönemde Amerika ve Avrupa'da ülkemize yönelik yaptırım söylemlerinin artmış ve süreçlerinin hareketlenmiş olması üzüntü vericidir. Halbuki Türkiye, AB'den yaptırım değil, yıllardır geciktirdiği tam üyelik sözünü yerine getirmesini beklemektedir. Aynı şekilde NATO müttefikimiz Amerika'dan da yaptırım değil, terör örgütlerine ve bölgemizle ilgili hesabı olan güçlere karşı verdiğimiz mücadelede destek bekliyoruz. Biz ne komşularıyla ne de başka herhangi bir devletle gerilim, hele çatışma peşinde koşan bir ülke değiliz. Kendimizle birlikte tüm bölgemizin ve dünyanın huzuru, refahı, esenliği için mücadele ediyoruz. Ama bu durum ülke ve millet olarak hakkımızı, hukukumuzu, egemenliğimizin çiğnenmesi karşısında sessiz kalacağımız anlamına gelmiyor. Kimsenin hakkına el uzatmadığımız gibi, hiç kimsenin de hakkımızı yemesine müsaade etmeyiz. Bu çerçevede Libya'dan Doğu Akdeniz'e, Suriye'den Kafkasya'ya uzanan geniş bir coğrafyada çok boyutlu çalışmalar içindeyiz. Bu gayreti kendi çıkarlarımızı korumanın yanında, gözünü ve gönlünü ülkemize çevirmiş milyonlarca kardeşimizin hukukunu savunmak için de gösteriyoruz. Nerede bir haksızlık hukuksuzluk veya zulüm varsa tepkimizi ortaya koyarak adaletin tesisi için çaba harcıyoruz. Nasıl bir asır önce Kurtuluş Savaşımız ezilenlere ilham kaynağı olduysa, ülkemizin istiklal ve istikbal mücadelesi bugün de mazlum ve mağdurlara umut veriyor. Ay yıldızlı al bayrağımız Gazze'den Arakan'a Balkanlardan Karabağ'a kadar dünyanın dört bir köşesinden özgürlük, adalet ve gurur mücadelesini temsil ediyor" ifadelerini kullandı.
'KARABAĞ'IN KURTULUŞUYLA YENİ BİR DÖNEMİN KAPILARI ARALANDI'
Dağlık Karabağ'da yaşananların bu kararlı duruşunun ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini kaydeden Erdoğan, Azerbaycan Milli Marşı'nın yazarı Ahmet Cevat'ın dizelerini hatırlatarak, "Türkiye ve Azerbaycan bu hissiyatla bir kez daha öz kardeş olarak kucaklamış, maziden atiye uzanan yepyeni bir köprü inşa etmiştir. Azerbaycanlı kardeşlerimiz, ülkemizin de desteğiyle 44 gün süren vatan muharebesini şerefli bir zaferle taçlandırmıştır. 30 yıldır işgal altında bulunan Azerbaycan toprakları kurtarılmış, Dağlık Karabağ'ın vatan hasreti son bulmuştur. Her anı kahramanlıklarla dolu 44 günlük bir savaşın ardından kazanılan zafer, askeri, diplomatik ve siyasi açıdan çok büyük anlamlar taşıyor. Karabağ artık donmuş bir ihtilafın değil, hakkın batıla galip gelmesi sonucunda kazanılmış şanlı bir zaferi ifade ediyor. Şehitlerimizin fedakarlıklarının remzi olan Azerbaycan bayrağı 30 yıllık aranın ardından Karabağ'da artık gururla dalgalanıyor. Laçın'dan Şuşa'ya, Fuzuli'den Kelbecer'e tüm Karabağ semalarını hamdolsun artık Ezan-ı Muhammediler süslüyor. Dağlık Karabağ'ın kurtuluşuyla Kafkasya'da yeni bir dönemin kapıları aralanmıştır. İnşallah bundan sonra bölgede merkezinde çatışma yerine barışın, gerilim yerine iş birliğinin, husumet yerine iyi komşuluk ilişkilerinin olduğu yeni bir statüko kurulacaktır" dedi.
'ARTIK PASAPORT YOK, KİMLİKLE AZERBAYCAN'A GİDİP GELEBİLECEĞİZ'
Azerbaycan ziyaretinin bu bakımdan çok önemli mesajlar içerdiğine dikkat çeken Erdoğan, zafer törenlerinde Türkiye ve Azerbaycan'ın tasada ve sevinçte tek yürek, tek bilek olduğunu tüm dünyaya bir kez daha gösterdiklerini belirtti. Ziyaret sırasında yaptıkları görüşmelerde Karabağ konusunda uluslararası alanda ve diğer ülkeler nezdinde izleyecekleri yol haritasını ele aldıklarına değinen Erdoğan, "Azerbaycan'ın işgalden kurtardığı topraklarında yeniden imar ve çeşitli kalkınma projelerini değerlendirdik. Vatandaşlarımıza kimlikle seyahat imkanı tanıyan protokolün yanı sıra medya ve yatırım alanlarında çeşitli anlaşmaların imzalanmasına şahitlik ettik. Artık pasaport yok, kimlikle rahatlıkla Azerbaycan'a, Azerbaycan'dan Türkiye'ye gidip gelebileceğiz. Yapılan anlaşmaların savunma ve alt yapı başta olmak üzere her alanda iş birliğimizi daha da derinleştireceğine inanıyorum. Kazanılan zafer dolayısıyla şahsım ve milletim adına bir kez daha Azerbaycan Türklerini tebrik ediyorum" görüşünü ifade etti.
Bölge ülkelerine yönelik mesajlar da veren Erdoğan, "Özellikle bölge ülkelerini bu zaferden rahatsızlık duymak yerine 30 yıllık bir işgalin sona erdirilmiş olmasının mutluluğunu Azerbaycanlı kardeşlerimizle paylaşmaya davet ediyoruz. Rabbime hem bizlere böyle bir zaferi yaşattığı hem de burası çok önemli, Boraltan faciasında tek Parti CHP'sinin tarihimize sürdüğü utanç lekesini temizleme imkanı bahşettiği için hamdediyorum. Ezeli ve ebedi kardeşliğimizi çekemeyenlere inat Türkiye ve Türk milleti olarak her türlü sıkıntısında can Azerbaycan'ın yanında durmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
'BÜTÇEYİ ÜRETİM, YATIRIM, İSTİHDAM ESASLARI ÜZERİNE BİNA ETTİK'
TBMM Genel Kurulu'nda sürmekte olan bütçe görüşmelerine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bu üçüncü bütçesini salgın sebebiyle küresel insanlık ve onu takip eden ekonomi krizinin yaşandığı dönemde hazırladıklarına işaret etti. 2008'de dünyada yaşanan finansal krizde Türkiye'nin bu süreçten güçlenerek çıkacağını söylediğini ve takip eden yıllarda rekor büyümelerle 2009'daki kaybı fazlasıyla telafi ettiklerini hatırlatan Erdoğan, "Bu yıl için de aynısını söylüyoruz. Daha önce ülkemizle ilgili oldukça olumsuz tablolar çizen uluslararası ekonomi kuruluşları değerlendirmelerini aşama aşama bizim dediğimiz yere doğru getirmeye başladılar. Tabi biz sadece bununla yetinmiyoruz. Asıl amacımız salgının hızlandırdığı küresel siyasi ve ekonomik yeniden yapılanma sürecinde ülkemizi hak ettiği seviyeye çıkarmaktır. Üretimin, ticaretin ve finansın tek merkezli hale dönüşmesinin sıkıntıları salgın döneminde daha iyi görüldü. Dünya ekonomide daha dengeli bir üretim ve ticaret arayışı içerisindedir. Türkiye pek çok avantajıyla bu arayışta öne çıkan ülkelerin başında geliyor. Ekonomimizi sadece mevcut tabloya bakarak değil, önümüzdeki işte bu büyük potansiyeli dikkate alarak yürütüyoruz. Son 10 yıldır olduğu gibi yeni dönemde de en önemli rehberimiz ve yol göstericimiz 2023 hedeflerimizdir. Bu anlayışla 2021 bütçesini üretim, yatırım, istihdam, ihracat, büyüme esasları üzerine bina ettik" dedi.
'EKONOMİ, HER TÜRLÜ TESTE VE FARKLI SENARYOLARA KARŞI HAZIRLIKLI DURUMDA'
Salgınla başlayan sağlık krizinin gelişmiş ya da gelişmekte olan ülke ayrımı yapmaksızın, tüm makroekonomik dengeleri derinden sarstığını, işsizlik, ticaret, turizm ve borçluluk gibi pek çok göstergenin tarihin en kötü seviyelerine ulaştığını anlatan Erdoğan, "Nasıl bir küresel durumla karşılaşırsak karşılaşalım, Türkiye ekonomisi her türlü zorlu teste, yeni gelişen fırsatlara ve farklı senaryolara karşı hazırlıklı durumdadır. Bunun için gerçekçi bir zeminde hem atik hem ihtiyatlı olacağız. Hepsinden önemlisi her durumda vatandaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Ekonomimizin güçlü ve kırılgan yönlerini gayet iyi biliyoruz. Güçlü yönlerimizi sağlamlaştırırken, kırılganlıklarımızın üzerine gidiyor, gereken tedbirleri de alıyoruz. Türkiye salgın sonrası döneme güçlü, dayanıklı ve rekabetçi bir küresel oyuncu olarak girmekte kararlıdır. Vatandaşlarımdan müsterih olmalarını, sürekli karamsarlık aşılayanlara inat, bize ve ekonomi yönetimimize güvenmelerini istiyorum. Bunun için gereken somut zemine de sahibiz. Uyguladığımız politikalar, kredi genişlemesi ve normalleşme adımlarının etkisiyle yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 6,7 büyüdük. Böylece Türkiye; Avrupa Birliği (AB), G- 20 ve OECD ülkeleri arasında üçüncü çeyrekte en fazla büyüyen ülke oldu" açıklamasında bulundu.
'İSTİHDAMI YUKARI SEVİYELERE ÇEKECEK POLİTİKALARA ÖNCELİK VERECEĞİZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik gelişmelerle ilgili şu verileri paylaştı:
"Büyüme unsurları içinde bizi fazlasıyla memnun eden makine teçhizat yatırımlarındaki yıllık yüzde 23,5'i bulan artış oldu. Salgın şartlarına rağmen yılın ilk 11 ayında organize sanayi bölgelerimizde 851 yeni fabrika üretime başladı. İmalat sanayi siciline yeni kayıt yaptıran 13 bin 546 tesis üretime geçti. Bugün itibariyle sanayi bölgelerinde 4 bin 69 tesisin inşaatı devam ediyor. Üretim tarafındaki bu güzel gelişmelerin istihdama etkilerini de görüyoruz. İşgücü piyasasına yönelik olarak aldığımız tedbirler ve hayata geçirdiğimiz istihdam destekleri sayesinde eylülde işsizlik oranı geçen seneye göre 1,1 puan gerileyip yüzde 12,7 olarak gerçekleşti. Bununla birlikte henüz ülkemizin istihdam potansiyelini yeteri kadar harekete geçiremediğimizi biliyoruz. Gençler ve kadınlar başta olmak üzere her kesimde istihdam oranlarını çok daha yukarı seviyelere çekecek politikalara öncelik vereceğiz. Tabi üçüncü çeyrek büyümesi kayda değer bir başarı olmakla beraber asıl önemli olan büyümenin dengeli, kaliteli ve sürdürülebilir olmasıdır. Hiç şüphesiz daha düşük büyüme oranlarıyla makroekonomik istikrarı sağlamak mümkündür ama biz büyümeyi ve istikrarı birlikte gerçekleştirmek için çalışıyoruz. En büyük ticaret ortağımız Avrupa başta olmak üzere pek çok yerde salgının yeniden yükselişe geçmesi işimizi zorlaştırıyor. Talep cephesindeki daralmalara bağlı olarak herkes gibi bizim dış ticaretimiz de küresel gelişmelerden etkileniyor. Her şeye rağmen yatırım, istihdam ve üretimi sürdürmek için tedbirlerimizi almaya, hedeflerimize doğru yürümeye devam edeceğiz."
SOSYAL KORUMA KALKANI BAŞLIĞI ALTINDA 45 MİLYAR LİRALIK DESTEK
Erdoğan, salgın döneminde tüm vatandaşlarla birlikte esnafın, tüccarın, iş insanlarının yanında olduklarını ifade ederken, "Sosyal Koruma Kalkanı başlığı altında verdiğimiz karşılıksız nakit desteklerinin tutarı 45 milyar lirayı buldu. Ayrıca istihdam ve üretimi desteklemek için kredi imkanlarını genişletmeye yönelik pek çok paketi hayata geçirdik. Türkiye'de gerçekten çalışmak, üretmek, işini sürdürmek veya büyütmek isteyip de devletten beklediği desteği alamadığını söyleyen hiç kimse yoktur. Bazılarının bu destekleri amacına uygun şekilde kullanmayarak farklı yollara yönelmiş olmaları bizim iyi niyetle üzerimize düşeni yaptığımız gerçeğini değiştirmiyor. Biz dün olduğu gibi bugün de yine samimiyetle esnafımıza ve tüccarlarımıza destek olmayı sürdürüyoruz" dedi.
VATANDAŞLARA BİRİKİMLERİNİ 'TÜRK LİRASINA ÇEVİRME' ÇAĞRISI
Halkın tasarruflarını Türk Lirası olarak değerlendirmesini teşvik ettiklerini vurgulayan Erdoğan, "Bu amaçla Türk Lirası mevduat ve katılım hesaplarıyla ilgili faiz ve kar paylarındaki stopaj oranlarını düşürmüştük. Buna göre stopaj oranları 6 aya kadar vadeli olan hesaplarda yüzde 15 yerine yüzde 5, 1 yıla kadar vadeli olanlarda yüzde 12 yerine yüzde 3, 1 yıl üzerinde olanlar için ise yüzde 10 yerine yüzde 0 olarak mart sonuna kadar uygulanmaya devam edecek. Ayrıca son zamanlarda Türk Lirası cinsi varlıklara olan güveni artırmak için kurumlarımız tarafından piyasa dostu adımlar atıldı. Bu sayede kasım ayından itibaren sermaye girişlerinde artış, risk priminde düşüş ve Türk Lirasında değerlenme yaşandı. Vatandaşlarımızın döviz talebi de azalma eğilimine girdi. Ülkemizin içinden geçtiği bu kritik dönemde tüm vatandaşlarımızdan birikimlerini dövizden Türk Lirasına çevirerek üretim ve istihdama katkı sağlayacak yatırımlara güvenerek mücadelemize destek vermelerini bekliyorum" diye konuştu.
'TOPLAM BORÇLARIN MİLLİ GELİRE ORANI YÖNETİLEBİLİR SEVİYEDE'
Son dönemde uluslararası yatırımcıların yaklaşık 11 milyar dolar civarında sermaye girişi gerçekleştirmiş olmasını da önemli gördüğünü söyleyen Erdoğan, "Sadece hazine, tahvil ve hisse senedinde uluslararası yatırımcı girişleri 2 milyar dolara ulaşmış durumdadır. Önümüzdeki dönemde de uluslararası yatırımcıların Türk Lirası cinsi varlıklara yönelik ilgisinin devam etmesini bekliyoruz. Ayrıca portföy akımlarının yanında uluslararası doğrudan yatırımları da ülkemize çekmenin peşindeyiz. Bunun için gereken her türlü şartı sağlamaya çalışıyoruz. İktidarda bulunduğumuz 18 yıl boyunca mali disiplinin korunması hususunda çok büyük hassasiyet ve özen gösterdik. Salgın nedeniyle zor durumda olan vatandaşlarımızın yanında olmaya devam ederken, kamu harcamalarındaki disiplini de göz ardı etmiyoruz. Merkezi üretim bütçe açığının milli gelire oranını 2020 sonu için yüzde 4,9 olarak belirlemiştik. Gerçekleşmeler 2020 yılını yüzde 4,5'in altında bir bütçe açığıyla gösteriyor. Ülkemizin diğer avantajı düşük borçluluk oranıdır. Bu yılın ilk 9 ayında küresel borçluluk oranları daha önce eşi görülmemiş seviyelere ulaştı. Toplam küresel borç 2 bin 272 trilyon dolarla küresel hasılanın 3,5 katına erişti. Ülkelerin toplam borçları milli gelirlerine oranla oldukça arttı. Japonya'da toplam borcun milli gelire oranı yüzde 632, İngiltere'de yüzde 500, Çin'de yüzde 337 ve Almanya'da yüzde 168'e yükseldi. Türkiye'de ise toplam borçların milli gelire oranı yüzde 167 ile yönetilebilir bir seviyededir" ifadelerini kaydetti.
BANKACILIK SEKTÖRÜ SAĞLIK YAPISINI KORUYARAK HİZMET VERDİ
Salgın sürecinde bankacılık sektörünün sağlıklı yapısını koruyarak çalışmaya devam ettiğini kaydeden Erdoğan, "Sektörün sermaye yeterliliği oranı ekim itibariyle yüzde 19,9 ile yasal sınırların oldukça üzerinde gerçekleşti. Diğer göstergelerde de bankalarımız uluslararası standartların öngördüğü asgari düzeyin oldukça üzerinde seviyelerde bulunuyor. Bankalarımız zaten yüzde 4 düzeyinde olan tahsili geciken alacaklarının yüzde 75'i kadar karşılık ayırmış durumdadır. Geçtiğimiz hafta itibarıyla bankalarımızın döviz açık pozisyonu bulunmadığı gibi sektörde 3,2 milyar dolarlık döviz pozisyonu fazlası vardır. Yurt dışından kaynak temini hususunda da hiçbir sıkıntı yaşamayan bankalarımız yıl içinde vadesi dolan sendikasyon kredilerini yüzde 90'ın üzerinde bir oranla ve ilave bir maliyet baskısı olmaksızın yeniledi. Netice itibarıyla ülkemiz güçlü bankacılık sistemi sayesinde yerli ve uluslararası tüm yatırımcılara ihtiyaçları olan desteği sağlayabilecek potansiyele, imkana ve mekanizmalara sahiptir" dedi.
'FAİZLERİN MAKUL SEVİYELERE İNMESİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ'
Ekonominin güçlü yönlerinin farkında olduklarını, sıkıntıları ve çözüm yollarını da gayet iyi bildiklerini belirten Erdoğan, "Türk ekonomisine faiz, enflasyon ve kur sacayakları üzerinden kurulan baskıların ve bunların yol açtığı maliyetlerin üstesinden gelmek için yoğun bir mücadele içindeyiz. Faizlerin piyasa şartlarında makul seviyelere inmesi için çalışıyoruz. Enflasyon kasım ayında tüketici fiyatlarında yüzde 14 ve üretici fiyatlarında yüzde 23 düzeyinde gerçekleşti. Rakamların bu seviyelere çıkmasında döviz kuru, petrol ve gıda fiyatlarındaki artış etkili oldu. Enflasyonla mücadelede oldukça önemli bir yer tutan kur riskini azaltacak politikaları özenle hayata geçireceğiz. Geçmişte enflasyonla nasıl baş ettik ve tek hanelere düşürdüysek şimdi bunu tekrar sağlayacağız" diye konuştu.
'REFORMLARI TEREDDÜTSÜZ HAYATA GEÇİRECEĞİZ'
Türkiye'nin tüm politikalarını salgın sonrası dönemin kazananı olma hedefine göre şekillendirdiklerini dile getiren Erdoğan, "Üretim çeşitliliğimiz, lojistik imkanlarımız, güçlü tedarik zincirimiz, sunduğumuz teşvikler ve dinamik iş gücümüzle Türkiye'ye yatırım yapan herkesi memnun edecek seviyedeyiz. Rekabete dayalı piyasa ekonomisi gelenekleri çerçevesinde her türlü yenilikçi teklife açığız. Yatırım ortamını iyileştirecek, öngörülebilirliği artıracak, yatırımcıların tereddütlerini giderecek iklimi güçlendirmek için gereken idari ve hukuki reformları tereddütsüz hayata geçireceğiz" dedi.
Erdoğan, bir süredir hazırlıklarını yaptıkları reform paketlerini iş dünyası başta olmak üzere her kesimle görüşerek, konuşarak ve tartışarak olgunlaştırdıklarını kaydederek, "Bütçe görüşmelerinden hemen sonra ekonomi, hukuk ve idari alanlardaki reform paketlerini Meclis gündemine taşımaya başlayacağız. Yatırım, üretim, ihracat, istihdam, hukuk, adalet, güvenlik odaklı politikalarla ülkemizi salgın sonrası döneme hazırlıyoruz. Sadece bunlarla kalmıyor, her alanda Türkiye'yi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkartacak adımlar atıyoruz. Mesela bugünkü kabinemizde Milli Uzay Programımızın sunumunu dinledik. İnşallah ülkemizin bayrağını uzayda çok daha güçlü şekilde dalgalandıracağımız günler çok yakındır. Bu programı önümüzdeki haftalarda ayrıntılı bir şekilde kamuoyuyla paylaşacağız" bilgisini verdi.
'BU NASIL BİR MUHALEFETİN BAŞI OLMAKTIR?'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de kimi siyasi partilerin temsilcilerinin ve onlarla aynı amacı paylaşan kesimlerin yalanı silah olarak pervasızca kullandığını ifade ederken, "Terörle mücadele eden sınır ötesi harekatlarımıza, yatırımlardan koronavirüs salgınıyla mücadeleye kadar tüm hususlarda attığımız her adımda bu alçakça yöntemle karşılaşıyoruz. Kendi içlerinde yaşanan taciz, tecavüz ve hırsızlık gibi ahlaki çöküntüye işaret eden hadiseleri bile yalanla tersine çevirmeye kalkacak kadar tefessüh eden bu kokuşmuş zihniyetin takdirini milletimize bırakıyoruz. Ana muhalefetin başındaki zattan bu tacizcilerden, bu cinsel ilişkilerle alakalı, hırsızlıklarla alakalı, yapılan soygunlarla alakalı şu ana kadar en ufak bir açıklama duyduğunuz mu? Duymadık. Bu nasıl bir muhalefetin başı olmaktır? Salgınla mücadelede bütün varlığımızı ortaya koyarak, pek çok yalanı ardı ardına sıralayıp önlerine konan hakikatlere asla kulak vermeden bir sonraki yalana geçenlere, müsamaha göstermeyeceğiz" diye konuştu.
Türkiye'nin uluslararası kurumlarla iş birliği halinde ve onların belirlediği standartlar çerçevesinde salgınla mücadelesini şeffaf şekilde yürüten bir ülke olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstatistiklerle ilgili yöntem değişiklikleri de hep bu uluslararası uygulamalar çerçevesinde yapılmıştır. Her fırsatta 'Tamam' diye ifade ettiğimiz temizlik, maske ve mesafe kurallarına riayeti telkin ederek, aşı geliştirme çalışmaları başta olmak üzere konuyla ilgili tüm gelişmeleri yakından izleyerek süreci yönetiyoruz" dedi.
'KISITLAMALARIN VE TEDBİRLERİN OLUMLU ETKİLERİNİ GÖRMEYE BAŞLADIK'
Koronavirüs salgını nedeniyle aldıkları tedbirleri sadece milletin hayatını, sağlığını, geleceğini düşünerek belirlediklerini söyleyen Erdoğan, son Kabine toplantısının ardından vaka sayılarındaki artışa ve hastanelerdeki doluluk oranlarına bakarak kararlaştırdıkları ilave tedbirleri milletle paylaştıklarını hatırlattı. Bugünkü kabine toplantısında, alınan bu tedbirlerin sonuçlarını kapsamlı olarak değerlendirdiklerini kaydeden Erdoğan, "Milletimizin tüm fertlerinin büyük fedakarlığıyla uyguladığımız kısıtlamaların ve diğer tedbirlerin olumlu etkilerini görmeye başladık. Kurallara daha sıkı riayet etmek suretiyle bu mücadeleyi başarıya ulaştırmak hepimiz için milli bir görevdir. Biz de milletimizin fedakarlıklarına karşı şükranlarımızı hayata geçirdiğimiz ve geçireceğimiz desteklerle ifade etmeye çalışıyoruz" dedi.
ESNAFA AYLIK BİN LİRA DESTEK ÖDEMESİ
Bazı müjdeleri milletle paylaşmak istediğini ifade eden Erdoğan, kabinede alınan yeni kararları şöyle açıkladı:
"Yıl sonuna kadar yüzde 20'den 10'a indirdiğimiz gayrimenkul kiralarındaki stopaj oranının uygulanma süresini 1 Haziran'a kadar uzatıyoruz. Benzer şekilde yüzde 18'den 8'e indirdiğimiz iş yeri kiralama hizmetlerindeki KDV oranını da 1 Haziran'a kadar yüzde 8 olarak uygulamaya devam edeceğiz. Salgının etkisinin en aza indirilmesi için yıl ortasında başlattığımız konaklamadan yeme içmeye, yolcu taşımacılığından bakım onarıma kadar birçok sektörü kapsayan KDV indirimlerinin sürelerini de yine 1 Haziran'a kadar uzatıma gittik. Esnafımıza kira desteğiyle gelir kaybı desteği için hazırlıklara başladık. Ülkemizde basit usule tabi 806 bin 871 vatandaşımız ile kısıtlamalar sebebiyle salgından doğrudan etkilenen 432 bin 567 esnafımız bulunuyor. Toplam sayısı 1 milyon 239 bin 438 kişiyi bulan bu kesime 3 ay süreyle ayda bin lira destek ödemesi yapacağız. Hibe şeklinde vereceğimiz doğrudan esnaf destek ödemesinden taksi, dolmuş ve servis işletmecisi, pazarcı, terzi, oto tamircisi, lokantacı, pastaneci, kadın ve erkek kuaförü, pansiyon, yurt, kreş, düğün salonu işletmecisi gibi kesimler faydalanacaktır. Böylelikle ayda 1 milyar 240 milyon liradan toplamda 3 milyar 718 milyon liralık bir desteği esnafımızın hizmetine sunmuş oluyoruz."
BÜYÜKŞEHİRLERDE AYLIK 750, DİĞER İLLERDE 500 LİRA KİRA DESTEĞİ
Esnafa verilecek kira desteğiyle ilgili de bilgi paylaşan Erdoğan, "Bir diğer destek talebi olan kira desteğini basit usule tabi olmanın şartlarına göre belirledik. Bu şartları taşıyan ve iş yeri kira olan esnafımıza yine üç ay süreyle büyükşehirlerde aylık 750 lira, diğer illerde ise 500 lira kira desteği yapacağız. Buna göre ayda 432 milyon liradan toplamda 1 milyar 300 milyon liralık bir kira desteğini esnafımıza hibe olarak vereceğiz. Bu iki destek kalemi çerçevesinde önümüzdeki 3 ay boyunca esnafımıza toplamda 5 milyar lira civarında bir hibe desteği sağlamayı planlıyoruz" diye konuştu.
Erdoğan ayrıca, hazine taşınmazları üzerindeki turizm tesisleriyle deniz turizmi tesislerinin kira, kesin izin, kesin tahsis, irtifak hakkı, kullanma izni, yararlanma ve hasılat payları ile ecrimisillerin ödeme sürelerini başvuru şartı aramaksızın 1 yıl süreyle ertelediklerini, bu ertelemenin turizm sektörüne katkısının 925 milyon lira olduğunu bildirdi. Belediyelere de mülkiyet veya tasarruflarında bulunan taşınmazların irtifak hakkı, kiralama ve benzeri kullanımından kaynaklanan bedellere indirim veya erteleme kararı alabilme imkanı sağladıklarını belirten Erdoğan, "Öte yandan tedbirler sayesinde dünyadaki pek çok yerin tersine, ülkemizde vaka, ağır hasta ve vefat sayılarında belirgin bir azalışın yaşandığını görüyoruz. Yurtdışından temin etmekte olduğumuz aşıyı belirlenen uygulama kapsamı ve takvimi çerçevesinde en kısa zamanda milletimizin hizmetine sunacağız. Yerli aşı üretimiyle ilgili çalışmaları da yakından takip ediyoruz. İnşallah bahar aylarında kendi aşımıza kavuşarak çok daha yaygın bir aşılama sürecine geçeceğiz bu süreçte tedbirleri sıkı bir şekilde devam ettireceğiz" dedi.
YILBAŞINDA 4 GÜN KESİNTİSİZ SOKAĞA ÇIKMA SINIRLAMASI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yılbaşında uygulanacak sokağa çıkma kısıtlaması ile ilgili, "Elde edilen kazanımları güçlendirmek için sokağa çıkma sınırlaması 31 Aralık Perşembe saat 21.00'den 4 Ocak saat 05.00'e kadar kesintisiz uygulanacaktır" açıklamasında bulundu.
Sağlıkçılara ve diğer çalışanlara destek olma amacıyla kamuya ait okul öncesi kurumlarının, ana sınıfları hariç faaliyetlerini sürdürebileceğini söyleyen Erdoğan, "Salgın döneminde hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımızın kadrolarına göre vazife malüllüğü veya meslek hastalığı statülerinin hızla sonuçlandırılması sağlanacaktır. Vazife malülü sağlık çalışanlarımızın aileleri maaştan ek ödemeye faizsiz konut kredisinden çocuklarına eğitim öğretim yardımına istihdam hakkından fatura indirimlerine kadar pek çok imkana kavuşacaklardır. Sağlık Bakanımız ile Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımızı bu hususun süratle neticelendirilmesi hususunda görevlendirdim. Cumhurbaşkanı olarak salgın sürecinin yönetiminde görev alan kurumlarımızın tüm çalışmalarını anlık olarak takip ediyorum. Mevcut uygulamalarla ilgili ihtiyaç duyulacak sıkılaştırma veya normalleşme adımlarını istediğimiz zaman atma imkanına sahibiz. Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyanın çoğunun bizden daha kötü durumda olması Türkiye’nin salgınla mücadelede geride değil, tam tersine ileride olduğunun işaretidir. İnşallah bu mücadelemizi de başarıyla neticelendirecek, aydınlık geleceğimize doğru yürümeyi sürdüreceğiz" mesajını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir'deki sel felaketinde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı temennisiyle sözlerine son verdi.(DHA)