Cumhurbaşkanı Erdoğan Macaristan ziyareti öncesinde düzenlediği basın toplantısında konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
-Siz siyasete veya siyasetle sporu iç içe getirdiğiniz takdirde affedeilir yanı olamaz. Bizim sporcularımızın kalkıp da Mehmetçiğe selam durması belli bir başarıdan sonra onun en doğal en tabi hakkıdır. Bunu Macron'un bir sporcusu yaptığı zaman onunla ilgili herhangi bir şey yapmıyorsunuz. Ama olay Türkiye olunca hava değişiyor. Bu da tabii, UEFA'nın bir an önce bu yanlıştan dönmesini gerektiriyor.
-Bizim için en önemli hüküm, bütün işlerinizde istişareye önem vermek. Bütün bu istişareleri gerek diplomasi gerek uluslararası hukukun inceliklerini değerlendirdikten sonra siyaset biliminde de ciddi manada her türlü adımı atmış her türlü operasyonlara girmiş ekiplerle bu çalışmamızı yapıyoruz. Biz şu ana Bush, Obama ve şimdi yine bir Cumhuriyetçi... Bu üç başkanla da çalışma fırsatı buldum.
-Bush ile daha başkan olmadan önce davet almıştım görüşme fırsatımız oldu. Trump, yine o da cumhuriyetçi. Obama 8 yıl görev yaptı. Onunla birçok kez görüşme, uluslararası toplantılar gerçekleştirdik. Bu konudaki tecrübelerimiz iyidir.
-YPG/PYD, PKK'nın buradan çıkması sözünü bize verenler şu anda bunu gerçekleştirmiş değil. Rusya ile yaptığımız mutabakatta da 150 saat geçti. Şu an itibariyle de o bölgeden teröristler çıkmış değil. Biz şimdi bütün bu teröristlerin çıkılması kaydına baplı olarak bir mutabakat metninin görüşmüş ve onun üzeirnde anlaşmıştık. Şu anda hala teröristler SSuriye Milli Ordusu'na saldırıyor. Tabii ki Suriye Milli Ordusu da onlara misliyle cevap veriyor. Bu sabah Suriye Milli Ordusu'dan 11 şehit var.
-Bu mücadele sürmesin mi? Onlar bu saldırıları yaparken SMNO veya bizim askerimiz sessiz mi kalsın? Tabii ki misliyle bunun cevabını vermek zorundyaız ki bu mücadleeden başarıyla çıkalım.
-Ben Sayın Akşener'in bu talebini doğru bulmuyorum. biz bu adımı atmak zorundayız. Bu görüşmeleri asla kesemeyiz. En zor şartlarda dahi bu görüşmeleri yapmak zorundayız. ABD dışındaki bazı ülkeleri konuşuyorum ki ne demek istediğimi anlamanız lazım.
-Bağdadi'nin yakın çevresi ülkemizi hedef aldı. En son Azez'de ablasının, eşinin ve çocuğunun yakalanması vardı. Biz tabi bu yakaladıklarımızı kendi geri gönderme merkezlerimize alıyoruz. Burada duracaklar ve adalet bakanlığımız bu konuda ne karar verecek göreceğiz. Eşi de 1,5 yıldır elimizdeydi. Aynı şekilde onun da bu süreçte yeri olacak. Şimdi olay daha da genişledi. Sayı çift haneli rakama doğru gidiyor. Bakıyorsunuz bunun içinde tüm yakınlarını olduğunu görüyoruz. Bağdadi’nin eşinin yanında DNA’sı doğrulanmış çocuğu da var.
-Ülkelmizde yakalanan DEAŞ'lı sayısı 76 bin, sınır dışı edilen 7 bin 550, hapishanelerde bin 149 DEAŞ'lı militan var. Bunlar mücadele değil mi? Attığımız kararlı adımlar değil mi? Bay Kemal bunları da kabul edemez. Hayatı böyle yalanlarla dolu. Suriye'deki DEAŞ kamplarından kaçıp yakalanan ve hapishanelere konanların sayısı 270. El-Bab'da 3 bin 500 DEAŞ'lı etkisiz hale getirildi. Dünyada Türkiye kadar DEAŞ'la mücadele veren ikinci bir ülke yoktur.
-Mutabakattan geri adım atmayız. Dün gece Sayın Trump ile görüştük. Bu ara Sayın Putin ile de durum değerlenmesi için görüşeceğim. bu değerlendirmelerden sonra da ABD seyahatinde de aldığımız mesafeyi değerlendirme fırsatı bulacağız. Temennim odur ki: bir an önce neticeye kavuşalım.(DHA)
