Fahrettin Altun'dan Türkiye'nin Suriyelileri sınır dışı ettiği iddiasına sert yanıt

Fahrettin Altun'dan Türkiye'nin Suriyelileri sınır dışı ettiği iddiasına sert yanıt

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Bugüne kadar 102 bin Suriyeli sığınmacıya vatandaşlık veren, savaş mağdurları için 40 milyar dolar yardım yapan Türkiye'nin mültecileri sınır dışı ettiği iddiası saçmalıktan ibarettir. Zaten böyle bir uygulama, ulusal mevzuatımıza ve uluslararası hukuka aykırıdır" dedi.

 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, yazılı açıklamasında, ABD merkezli Foreign Policy sitesinde yer alan haberde, Türkiye'nin Suriyelileri koruma sorumluluğundan kurtulmaya çalıştığı ve Suriyelileri sınır dışı ettiği iddialarına yer verildiğini bildirdi. Altun, söz konusu haberde  Hişam Mustafa Steif el Muhammed isimli Suriyeli sığınmacının sınır dışı edildikten sonra Türkiye’ye yasadışı yollardan geri dönmeye çalışırken bir Türk keskin nişancısı tarafından öldürüldüğünün iddia edildiğini, Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılara yönelik yaklaşımının 'sınır dışı etme politikası' olarak nitelendirildiğini, bazı kişilerle ilgili mesnetsiz iddialar ortaya atıldığını belirtti.


'SÜRE 30 EKİM'E KADAR UZATILDI'


Altun, Suriyeli sığınmacıların sınır dışı edilme tehdidiyle karşı karşıya oldukları ithamını Türkiye'nin kategorik olarak reddettiğini vurgulayarak şöyle dedi:
"2011 yılından itibaren yerlerinden edilen Suriyeliler için açık kapı politikasını benimseyen ülkemiz, yaklaşık 3,6 milyon sığınmacıya kapılarını açmıştır. Aynı dönemde Ürdün 1,4 milyon, ABD ise sadece 18 bin kişi kabul etmiştir. Ülkemize gelen sığınmacılar, kayıt işlemlerini tamamladıktan sonra sağlık ve eğitim gibi kamu hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanabilmektedir. Bu hizmetlerin sunulabilmesi amacıyla tüm sığınmacıların kayıtlı oldukları illerde ikamet etmeleri kuralı getirilmiştir. Bazı Suriyeli sığınmacıların yetkili mercilere bilgi vermeksizin başka illere taşınmaları üzerine 2017 yılının başında kayıtların güncellenmesi ve sığınmacıların ülke geneline daha dengeli biçimde dağıtılması için bir çalışma başlatılmıştır. Bu çalışma kapsamında İstanbul Valiliği, yaklaşık 1 milyon sığınmacının il sınırları içinde yaşadığını; ancak bunların yarısının diğer illerde kayıtlı olduğunu hatırlatarak, bu şahısların kayıtlı oldukları yerlere 20 Ağustos’a kadar dönmeleri gerektiğini duyurmuştur. Bu süre son olarak 30 Ekim'e kadar uzatılmıştır. Atılan adım, kamu hizmetlerinin sığınmacılara kesintisiz olarak sunulabilmesi ve Türkiye'nin Suriye krizine verdiği olağanüstü tepkiyi mümkün kılan yerleşmiş kuralların uygulanması amaçlarına matuftur."


'ULUSAL MEVZUATA VE ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRI'


Altun, "Bugüne kadar 102 bin Suriyeli sığınmacıya vatandaşlık veren, savaş mağdurları için 40 milyar dolar yardım yapan Türkiye'nin mültecileri sınır dışı ettiği iddiası saçmalıktan ibarettir. Zaten böyle bir uygulama, ulusal mevzuatımıza ve uluslararası hukuka aykırıdır. Tam aksine açık kapı politikamızı uygulamayı sürdürüyoruz. Bu itibarla 2019 yılında yaklaşık 70 bin yeni sığınmacı kaydı oluşturulmuştur. Bu gerçek ve veriler, Chehayeb ve Hunaidi tarafından Hişam Mustafa Steif el Muhammed’le ilgili ortaya atılan iddiaları çürütmektedir. Muhammed, Mayıs ayında yazarların iddia ettiği gibi kimliği olmadığından değil, bir terör soruşturması kapsamında gözaltına alınmış; uluslararası hukuka göre 1 yıla kadar tutulabileceği bir merkeze gönderilmiştir. Birkaç hafta sonra Suriye’ye dönmek istediğini ifade etmiştir. Bu tür durumlarda şahsın ülkesine gönüllü olarak dönmek istediğine dair Türkçe ve Arapça bir form doldurması gerekmektedir. İlgili form, Türkiye Cumhuriyeti ve Birleşmiş Milletler yetkililerince de imzalanır. Türkiye, geri göndermeme ilkesine saygı duymaktadır ve duymaya devam edecektir."


'İDDİA EDİLEN OLAYA KARŞI HİÇBİR KAYIT BULUNMAMAKTADIR'


Fahrettin Altun, söz konusu haberde yer alan Muhammed’in iddia edildiği gibi bir Türk keskin nişancısı tarafından öldürüldüğünün bağımsız olarak teyit edilemediğini bildirerek, şöyle dedi:


"Türkiye’nin elinde Chehayeb ve Hunaidi’nin yaşandığını iddia ettiği olaya dair hiçbir kayıt bulunmamaktadır. Yazıda tasvir edilen olay, Türkiye’nin sınır güvenlik politikasıyla örtüşmemektedir. Son olarak yazıda adı geçen Hani Hilal ise 4 Temmuz günü Türkiye’den Suriye’ye kaçak olarak geçmeye çalıştığı sırada yakalandıktan 6  gün sonra ülkesine gönüllü olarak dönme talebinde bulunmuştur. Makalede bu durumdan bahsedilmemektedir. Kısıtlı imkanlarına rağmen Suriyeli sığınmacılara yardım etme konusunda kararlı adımlar atan Türkiye’ye yönelik son iddialar, uluslararası toplumun asıl meselelere odaklanamadığını ortaya koymaktadır. Yabancı hükümetler ve insan hakları kuruluşları, hiçbir kusuru olmayan taraflara suç atmaya çalışacaklarına, Suriye krizinin siyasi çözümü ve düzensiz göçün temelinde yatan meselelerin ortadan kaldırılması için uluslararası işbirliğini desteklemelidir."(DHA)

İlginizi Çekebilir