Diyarbakır'da terör örgütü PKK tarafından kaçırılan çocuklarının bulunmasını isteyen 233 ailenin HDP il binası önündeki eylemi 3'üncü yılına girdi. Aileler tarafından 'Türkiye 3 Eylül'de nöbette' sloganıyla yapılan yürüyüşe Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık da katıldı. Yürüyüşle teröre lanet sloganları atıldı.
Diyarbakır'da yaşayan Mehmet Akar, 21 Ağustos 2019'da kayboldu. Oğlunun teröristler tarafından dağa kaçırıldığını düşünen Hacire Akar, 1 gün sonra HDP Diyarbakır il binası önünde oturma eylemi başlattı. Akar'ın oğlu Mehmet Akar, eylemin 3'üncü günü ortaya çıktı. Bunun üzerine Hacire Akar eylemi bitirirken, oğlu da ev hapsine çarptırıldı. Akar'ın oğluna kavuşması diğer ailelere de umut oldu. Akar'ın da çağrısıyla 3 Eylül 2019'da çocukları kayıp aileler, Diyarbakır'da HDP il binası önünde oturma eylemi başlattı. 233 ailenin 732 gündür sürdürdüğü eylemde, Hacire Akar ile birlikte çocuklarına kavuşan aile sayısı 32'ye yükseldi.
HDP BİNASINA TÜRK BAYRAĞI ASILDI
Eylemi 3'üncü yılına girerken, ailelerin çağrısı üzerine 'Türkiye 3 Eylül'de nöbette' sloganıyla yürüyüş yapıldı. Yürüyüşe; 'Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, İçişleri Bakan Yardımcı Muhterem İnce, Vali Münir Karaloğlu, AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Mehdi Eker, Ebubekir Bal, Oya Eronat'ın yanı sırada çok sayıda STK temsilcisi ve vatandaş katıldı. Ardından HDP il binası önünde toplanan kalabalık, parti binası kapısına Türk bayrağı astı. Burada toplanan grup, daha sonra Bakan Yanık'ın öncülüğünde Türk bayraklarıyla 'Kahrol PKK, işbirlikçi HDP' sloganları attı.
'HAKLARINI SAVUNDUĞUNU İDDİA ETTİĞİ İNSANLARI ÖLDÜRDÜLER'
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Diyarbakırlı annelerin muazzam, anlamlı, sivil direnişinin 3'üncü yıl dönümü için hep birlikte burada olduklarını ve Kürt haklarını koruduklarını söyledi. Özellikle son 35 yıldır 1987’den beri aralıksız terör faaliyetini gerçekleştiren örgütün aslında ilk eylemlerini de bu bölgeden başlattığını belirten Yanık, "Yani haklarını savunduğunu iddia ettiği insanları öldürerek başlıyor. İnsanları katlederek, bebekleri, hamile kadınları öldürerek başlıyor. Örgütün elebaşına bebek katili denmesinin bir karşılığı, anlamı, tarihsel arka planı var. Hepimizin aslında çok iyi hatırladığı ama zaman içerisinde o kadar çok şeye tanık olduk, birlikte yaşadık ki bazen unutuyoruz bazen arada sanki olmuş bitmiş gibi geliyor. Dün buraya gelirken, örgütün geriye baktığımız zaman içerisindeki eylemleri ve bölgede yaptığı eylemleri dediğim gibi buradan başladı, kendi haklarını savunduğunu iddia ettiği insanları kandırarak, sindirerek, öldürerek bölgeye gelen yatırımları engelleyerek, bölgeye gelen öğretmenleri, doktorları öldürerek, bölgeye gelen ambulansları kundaklayarak, yol işçilerini öldürerek, barajları patlatarak dolayısıyla bütün bu süreç içerisinde 35 yıl içerisinde hem bölgenin insanını öldürerek hem de bölgeye gelen yatırımı, desteği, hizmeti yok ederek sindirmeye çalıştı" dedi.
'9-10 YAŞINDA ÇOCUKLARIN DAĞA KAÇIRILDIĞINI BİLİYORUZ'
Diyarbakır annelerinin mücadelesinin kendiliğinden ortaya çıkmasıyla sivil olduğu ve bütün tehditlere rağmen 35 yıldır insan öldüren bir örgütün karşısına sadece bu merdivenlere oturarak direnişe geçmenin çok kolay bir şey olmadığını belirten Bakan Yanık, evlerine kadar gelerek tehdit edildiklerini bildiklerini anlattı. Yanık, "Buna rağmen bu insanlar ‘kaybedecek bir şeyimiz yok, çocuklarımızı istiyoruz’ diyerek bu mücadeleye devam ettiler. Bu çok önemli, anlamlı bir mücadeledir. Örgütün kaçırdığı, kandırdığı çocukların arasında çoğu 15 yaş altı 9-10 yaşında çocukların dağa kaçırıldığını biliyoruz.18- 20- 23 yaştan bahsetmiyoruz. Uyurken üzerlerini örttüğümüz çocuklar dağa götüren eli kanlı bir terör örgütünden bahsediyoruz. Dolayısıyla burada anne ve babaların verdiği mücadele son derece anlamlı, son derece kıymetli. Ben şundan hiç kuşku duymuyorum o yüzden bu eylemler başladığında çok büyük bir heyecana, umuda kapıldım. O umudun karşılığı olarak hepimiz milletçe burada anneler, babalar görüyoruz. Evlatlar gelmeye, kaçmaya aileleriyle buluşmaya başladı. Zaten bu yapılan mücadelenin murad ettiğimiz sonucu oldu. Annelerin kadınların başlattığı mücadele asla geri dönmez çünkü çok kararlıdır, içtendir. Ben burada evlatlarını bekleyen onlar için mücadele eden tüm anne ve babalara inşallah en kısa sürede devletimiz bütün imkanlarıyla terör örgütüyle mücadelesini son derece kararlı bir biçimde sürdürüyor, çok az kaldı. Bitme noktasına geldi. Bütün anne ve babalar evlatlarına sağ salim inşallah kavuşacaklar" diye konuştu.
'HER PLATFORMDA KADINLARIN, AİLENİN VE ANNELERİN SESLERİNİ DUYURMAYA ÇALIŞIYORUZ'
Uluslararası camiaya da bir çağrıda bulunmak istediğini ifade eden Yanık şunları söyledi:
"Gittiğimi her yerde, her platformda kadınların, ailenin, insanın söz konusu olduğu yerde Diyarbakırlı annelerin seslerini duyurmaya çalışıyoruz. Bundan sonra bu mücadele bitene kadar son evlat anasına babasına kavuşana kadar gittiğimiz her platformda bu sesi duyurmaya devam edeceğiz. Ben bunun sözünü bütün anne ve babalara veriyorum. Burada esaslı bir mücadele var iken 9-10-12 yaşlarında çocukların dağa kaçırıldığı ve nerden nasıl gittiği ve nerede olduğu çok belli iken oraya müdahale etmemek bu insanların seslerine ortak olmamak, mücadelesine destek vermemek varlık sebebine inkar demektir. Söz konusu kuruluşların bir an önce bu haklı mücadeleye ses vermeleri ve terör örgütü elebaşlarına gerekli lobileri yapmalarını gerektiğini düşünüyorum. Bu son evlatları annelerine kavuşana kadar bu haklı mücadele sürecek biz de onlara destek vermeye devam edeceğiz."
'PKK TERÖR ÖRGÜTÜNDEN SADECE İKNA İLE DÖNENLERİN SAYISI 652'DİR'
İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce de, 732 gündür gece yarısına kadar eylemlerini sürdüren annelerin feryadını duyup, çözüm bulmak gerektiğini söyledi. Kastamonu ve Bayburt'ta sel bölgesinde bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun selamlarını ailelere ileten İnce şunları söyledi:
"Kıymetli anneler hiç mahzun olmayın. Şunu bilin ki renk renk geliyorlar, kırmızı kırmızı, turuncu turuncu gri gri gidiyorlar. Bir taraftan renk renk gelirlerken bir taraftan da anneler çocuklarına kavuşuyor. Diyarbakır anneleri terör örgütü PKK'yı onun yandaşlarını onu alkışlayanların sinir sistemini bozmuştur. Onların kan damarlarını tıkamıştır. Diyarbakır anneleri burada yaptıkları bu kutlu mücadelede terör örgütünü yok etme derecesine getirmişlerdir. Şunu buradan ifade etmek isterim ki devletimizin gücü, ailelerimizin, ülkemizin iradesi ve milletimizin kardeşliği ile sadece PKK terör örgütü değil, tüm terör örgütleri yok olmaya mahkumdur. Hepsi en kısa sürede bu kardeşlik ve iradeyle yok olacaklardır. Şunu ifade edeyim ki PKK terör örgütünün ipine bağlanarak hayatta kalmak isteyenler sizlere mesajımız şudur; ip yara almıştır, yakında Allah'ın izni ve milletimizin desteğiyle kopacaktır. Bu umutla bu gayretle gece gündüz çalışıyoruz. Ve şurada şunu ifade ederek sözlerimi bitirmek istiyorum. Burada her kesimden insan var. Bugün onların dertleriyle dertleniyor ve destek veriyorlar. Bakanımız başta olmak üzere onların mücadelesini ayakta alkışlıyoruz. Bizler de devlet olarak her zaman yanlarında olduk ve olmaya devam edeceğiz. Hiçbir tehditten korkmasınlar. Yanlarında olmaya da devam edeceğiz. En son evlat terör örgütünden dönene kadar ve terör örgütünün en son üyesi etkisiz hale getirilene kadar bu mücadelemiz devam edecek ve sonsuza kadar bunları inşallah en kısa sürede yok etmiş olacağız. Diyarbakır anneleri 3 Eylül 2019 tarihinden beri 732 gündür burada nöbet tutuyorlar. Diyarbakır annelerinin nöbet tutuğu tarihten itibaren PKK terör örgütüne katılım sayısı 214'tür. Yine 3 Eylül 2019 tarihi itibariyle annelerin buraya nöbet tutmaya başladığı andan itibaren PKK terör örgütünden sadece ikna ile dönenlerin sayısı 652'dir. Tam üç katı."
Konuşmaların ardından aileler de evlat mücadelesine devam edeceklerini ve kararlılıkla eylemlerini sürdüreceklerini söyledi.