İstanbul'da günde ortalama 270 ambulans görev yapıyor ve bu araçlar her gün ortalama 2 bin 500 kez, acil vakalar için trafiğe çıkıyor. Hastalara zamanında yetişebilmek için insan üstü çaba gösteren ambulans sürücülerinin en büyük problemi, 'fermuar sistemi'ni bilmeyen sürücülerin, özellikle yoğun trafikte, tehlikeli manevralar yaparak kazalara yol açması.
Bu kazalar hafif de olsa süreci riske sokabiliyor. Çünkü ambulans sürücüleri de tıpkı normal araçlar gibi herhangi bir trafik kazasına karışması durumunda tutanak tutmak zorunda. Hastanın durumu o anda hayati tehlike taşımıyorsa, 112 Komuta Kontrol Merkezi’nden yeni ambulans isteniyor ve hasta o ambulansa naklediliyor. Ambulans, vakaya giderken kaza geçirmişse, adrese başka bir araç yönlendirilmek zorunda kalınıyor. Kazaya karışan ambulans gerekli işlemlerin yapılması için olay yerinde kalıyor. Tüm bunlar, zamanla yarışılan 112 sisteminin işleyişini aksatıyor.
'CAN KURTARMAYA GİDERKEN YARALANIYORUZ'
Trafikteki sürücülerin ambulansa yol vermeyi bilmemesi, yanlış manevralar yaparak durumu daha da tehlikeli hale getirmesi veya ambulansın arkasına takılıp yakın mesafeden takip yapması, ambulans kazalarının en büyük nedenleri arasında yer alıyor.
112 Avrupa Komuta Kontrol Merkezi Şefi Dr. Puyan Golabi, "Can kurtarmaya giderken yaralanan birçok personelimiz de oluyor. Sürücüler maalesef ambulans sireni duyduklarında nasıl manevra yapacaklarını bilmiyor, sağa sola kırmaya başlıyorlar. Bu sırada birçok kaza yaşanabiliyor. Hem vakayı almaya giderken, hem de hastayı naklederken olabiliyor bu" dedi.
OLAY ANINDA DURAMASA DA SONRADAN DÖNMEK ZORUNDA
Kaza olduğunda, ekibin komuta merkezini aradığını belirten Dr. Golabi, "Biz burada, eğer araç gidebilecek durumdaysa ve hastanın durumu da ciddiyse durmamaları talimatını veriyoruz. Olay yeriyle ilgili polise de bilgi veriyoruz. Hasta sağ salim hastaneye taşındıktan sonra ambulansı olay yerine geri gönderip gerekli tutanakları tutuyoruz. Bu türden kazalar nedeniyle kendi personelimizi defaatle taşıdığımız oluyor hastanelere. Sağlık Bakanlığımız’ın ‘ambulansa yol ver projesi’ndeki fermuar sistemini anlatmaya çalışıyoruz vatandaşlarımıza. Yani sağ ve soldaki şeritlerde ilerleyen araçların, hangi şerittelerse oraya doğru kaymalarını, ortada bir ‘yaşam yolu’ ve yaşam çizgisi oluşturmalarını istiyoruz" dedi.
'BİZİM DE ZORUNLU TRAFİK SİGORTAMIZ VAR'
Ambulans sürücü eğitmeni ve paramedik Şener Güler ise 24 yıldır 112’de paramedik sürücü olarak çalıştığını anlatarak, "Biz İstanbul’da ambulans kullanırken diğer araçlar tarafından duyulmak ve görülmek istiyoruz. Fermuar yöntemini bilmiyorlar. Siren sesini duyduklarında panik olabiliyorlar. Hasta taşırken veya vakaya giderken kaza yaptığımızda maalesef bizim de durup bir tutanak tutmamız gerekiyor. Çünkü zorunlu trafik sigortası veya kasko bunu gerektiriyor. Aynada bizi gördüklerinde ya da siren sesi duyduklarında lütfen acil geçiş koridorunu fermuar yöntemi ile açalım. Ambulans seyir halindeyken güvenli mesafesini koruyalım" diye konuştu.
'ANİDEN ÖNÜMÜZE KIRIYORLAR'
112 ambulans sürücüsü Ahmet Serkan Işık da sürücülerin ambulansı gördükleri ya da duydukları an oldukları şeritte, soldaysa sola, sağdaysa sağa yanaşarak ortayı açmaları gerektiğini söyledi ve şöyle konuştu:
"Biz normal araçlardan daha yüksek olduğumuz için onların önünü görebiliyor ve ona göre manevra yapabiliyoruz. Ama bizi yakın takip ettikleri an onlar bizden dolayı yolu göremezler ve ani manevra yaptığımızda arkadan çarpabilirler. Vatandaş genelde şunu yapıyor, bir anda önümüze kırıyorlar veya fren yapıyorlar. Biz daha zor durumda kalıyoruz. Çok daha yorucu ve zaman kaybı oluyor. Aslında oldukları yerde sol taraftaki sola, sağ taraftaki sağa yanaşırsa ambulans ortadan çok rahat bir şekilde geçebilir. Bu sistemin literatürü böyle."
AMBULANS KAZAYA KARIŞTIĞI İÇİN GÖZÜNÜ KAYBETTİ
Özel bir şirkette çalışan Mert Karaca (41) ise 13 yıl önce bir trafik kazası geçirdiğini, ambulansla İstanbul’a sevkedildiğini ancak kendisini taşıyan ambulansa da araç çarpınca o sırada yaşanan vakit kaybından dolayı ameliyatının 40-45 dakika geciktiğini söyleyerek, "Bu olay nedeniyle bir gözümde yüzde 60 görme kaybım oluştu. 96 gün yoğun bakımda kaldım. Zaman kaybı yaşanmasaydı şu an iki gözüm de sağlıklı olabilirdi" diye konuştu.DHA